İyot, tiroid hormonlarının yapımında kullanılan ve sinir sistemi işlevlerinin yanı sıra vücut sıcaklığı ve enerjisinin düzenlenmesinde rol oynayan hayati bir mineral olarak biliniyor. Uzmanlar, iyotun eksikliğinin hem beyin gelişimini olumsuz etkilediğini hem de büyüme ve gelişme bozukluklarına yol açabildiğini ifade ediyor. Özellikle deniz ürünleri, süt ürünleri, et, yumurta ve ıspanak gibi yiyeceklerde iyot bulunmasına rağmen bu kaynaklar günlük ihtiyacı karşılayamıyor. 21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü kapsamında açıklama yapan Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Meltem Soylu, iyot kullanımının önemine değinerek dikkat edilecek hususlar hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Soylu, "İyot eksikliği bebek ve çocuklarda büyüme geriliğine, zekâ geriliğine neden olurken tüm yaş gruplarında guatr ve hipotiroidizm gibi rahatsızlıklara yol açar." dedi. Ayrıca iyot eksikliğinin toplumların entelektüel kapasitesini sınırladığını belirten Soylu, bu durumun sosyal ve ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilediğini vurguladı.
“İYOT EKSİKLİĞİ CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİYOR”
Prof. Dr. Soylu; iyotun, vücutta tiroid hormonlarının üretiminde temel bir mineral olduğunu belirterek “İyot gereksinimi karşılanmadığında tiroid hormonu sentezinin bozulması, hipotiroidizm ve iyot eksikliği bozuklukları olarak adlandırılan bir dizi işlevsel ve gelişimsel anormallikle sonuçlanır. İyot eksikliği bebek ve çocuklarda büyüme ve gelişme geriliğine, zekâ düzeyinin akranlarına göre en az 13,5 puan daha düşük olmasına neden olur. İyot eksikliği tüm yaş gruplarında guatr ve hipotiroidizme yol açar. Bu açıdan ele alındığında iyot eksikliği dünya genelinde bir halk sağlığı sorunu olup ülkelerin sosyal, ekonomik kalkınması için bir tehdit oluşturmaktadır.” dedi. Soylu, iyotun vücut tarafından üretilmediğini, bu nedenle dışarıdan yiyecekler ile düzenli olarak alınması gerektiğini vurguladı.
“TÜRKİYE’DE İYOT EKSİKLİĞİ HÂLEN YAYGIN”
Türkiye'de iyot eksikliğinin topraklarda doğal olarak bulunan iyotun erozyon ve yağışlarla azalmasından kaynaklandığını ifade eden Soylu, “Bu durum, tarımsal ürünler ve hayvansal gıdalarda iyot seviyesinin düşük olmasına yol açıyor.” dedi. Türkiye’de iyot eksikliğini önlemek amacıyla 1994 yılından bu yana Sağlık Bakanlığının "İyot Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi ve Tuzun İyotlanması Programı" yürüttüğünü belirten Soylu, “1998’den beri sofra tuzlarına potasyum iyodat eklenmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu ülkemizde iyot yetersizliğinin önlenmesi için çok önemli bir adımdır. Ancak 2017 yılında ulusal boyutta gerçekleştirilen Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre ülkemizde sofrada/tuzlukta iyotlu tuz kullananların oranı sadece yüzde 66,5’dir. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı yetişkinlerde günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında olmasını ancak bu tuzun mutlaka iyotlu olmasını önermektedir.” diye konuştu.
“GEBELER İÇİN İYOT TAKVİYESİ ŞART”
Gebelik döneminde iyot ihtiyacının arttığını ve sadece iyotlu tuz tüketimiyle bu ihtiyacın karşılanamayacağını belirten Prof. Dr. Soylu, gebelerin iyot takviyesi konusunda mutlaka bir uzmana danışmaları gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Soylu, “Daha sağlıklı olduğu iddia edilerek satışa sunulan kaya tuzu, Himalaya tuzu ve çeşitli çeşnileri içeren gurme tuzlarının iyot içeriği değişkenlik gösterdiği için kullanılması önerilmemektedir. Gereksinim arttığı için gebelerin iyot ihtiyacı günlük tüketilen iyotlu tuz ile karşılanamamaktadır. Bu nedenle gebelerin iyot takviyesi almaları konusunda hekimlerine başvurmaları çok önemlidir.” şeklinde konuştu.
“İYOTLU TUZUN DOĞRU SAKLANMASI ÖNEMLİ”
İyotlu tuzun yanlış saklanması durumunda etkisinin azaldığına dikkat çeken Soylu, “İyotlu tuz, ışık görmeyen koyu renkli cam kavanozlarda, ağzı kapalı olarak saklanmalı. Nem ve ısıdan uzak tutulmalı, özellikle ocağa yakın yerlerde bulundurulmamalı. Yemeklerin pişirme aşamasında değil, yemek pişirildikten sonra eklenmelidir.” dedi.