Barça’yı seyrederken Cim Bom’u düşünmek!
Yıllar boyu hafta sonları yaşadığım o futbol keyfi kaçtı gitti.
Artık Ali Sami Yen öncesi, maç öncesi bir kaç saat geçirdiğim mekanlara pek uğramıyorum.
Ne olacak bu hafta sonu diye renklenen futbol geyiği çoktan unutuldu.
Bir renk hayatımdan kaydı.
Maalesef öyle.
Teselliyi başka yerde buldum.
İyi ki Barça var.
İyi ki Messi var.
Futbola olan düşkünlüğüm neredeyse onlar sayesinde devam ediyor.
Yazılarını kaçırmadığım İngiliz spor yazarı Rob Hughes bu yakınlarda, “Dünya Messi’ye teşekkür etmeli” diye yazıyordu köşesinde...
Ne harika goldü o!
Bernabeu’daki El Clasico’da Messi’nin bütün Real Madrid savunmasını ipe dizer gibi çalımlayıp, hepsini arkasına takarak attığı ikinci golün seyri gerçekten büyük bir zevkti.
Ya da bir futbolseverin hiç bitmeyen hayallerinden birinin gerçekleşmesiydi.
Futbol topu Messi’ye aşık!
Aralarındaki ilişki farklı.
Messi’yle buluşunca onun ayağının dibinden ayrılmak istemiyor, hatta ayaklarının arasında kayboluyor futbol topu...
Arada bir aklıma takılır:
Arda bir gün Messi olabilir mi?..
Keşke...
Hafta içinde Pep Guardiola’nın Barça’sını, büyük futbol adamı Alex Ferguson’un Manchester United’ini izlerken aklımda hep Galatasaray vardı.
Biz de buralara gelebilir miyiz?
Biz de bir gün Şampiyon Kulüpler’de final oynayabilir miyiz?
Belki tarih oldu ama...
O bizim tarihimizdir ve asla unutamayacağımız güzel bir sayfadır o...
1999 ve 2000 yılları...
UEFA finaline uzanan maçlar...
Ne heyecan fırtınaları yaşamıştık Fatih Hoca’nın Galatasarayı’yla...
Önce Kopenhag’da İngiliz devi Arsenal’i devirip UEFA Kupası’nı, sonra Monaco’da dünya devi Real Madrid’i devirip Avrupa’nın Süper Kupa’sını kaldırınca dünyalar bizim olmuştu.
Evet, ne güzel günlerdi!
Bir de bugün halimize bak.
Ligin bitimine bir kaç hafta kaldı, Fenerbahçe lider, biz 14. sıradayız.
Fener’in puanı 73, bizim 37.
Attığı gol 73, bizim 33.
Yediği gol 31, bizim 43.
Galibiyeti 23, bizim 11.
Ve Galatasaray, Fenerbahçe derbilerinde yıllardır süren acıklı vaziyetimizi geçiyorum, tam 20 aydır hiçbir derbiyi kazanabilmiş değil.
Ne yazık!
Galatasaray’ımızı bu halde bırakacak mıyız?..
Elbette hayır.
Cim Bom’a, sarı kırmızı renklere gönül vermiş herkes, hepimiz Galatasaray’ın etrafında kenetlenmek zorundayız.
Galatasaray, hiç kuşkunuz olmasın, yeniden ayağa kalkacak ruha sahip bir kulüptür.
Tarihi buna tanıktır.
Eğer biz Galatasaray’ın yeniden devleşmesini istiyorsak, onun etrafında kenetlenmeyi bir görev addediyorsak, o zaman atacağımız ilk adım, haftaya Cumartesi günü yapılacak kongreye katılıp oyumuzu kullanmaktır.
Galatasaray’lılık bunu gerektiyor.
Kongre’ye katılmak ve oy kullanmak!
Bu ilk adımdan sonra gerisi gelir.
Yeniden bir takım ruhu ile, takım oyunu ile güzel günlerin kapısını açacağımız konusunda herhangi bir kuşkum yok.
Barça’yı düşünüyorum.
Hem takım oyununun en muhteşem örneklerini vermek, hem de Messi gibi top sihirbazlarının tek tek ya da kendi başlarına ve de yıllardır hiç şımarmadan yeşil sahada sergiledikleri bireysel yeteneklerini heyecan ve keyifle seyretmek...
Veyahut:
Kolektif olanla bireysel olanın akılcı karışımı...(* )
Galatasaray’da da neden olmasın?
Gelecek hafta Cumartesi günü kongrede buluşmak üzere...
İyi pazarlar!