‘Çatışmayı bırakarak siyasal olarak anlaşabiliriz dedik’
BELFAST
Geçen salı günü öğleden sonra, Kuzey İrlanda parlamentosunda büyük bir oda.
Adı, Gerry Kelly.
Sinn Fein partisinin bir milletvekili.
“Ben bir savaşçıydım!” diyor.
Kısa adı IRA olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun bir üyesi olarak yıllar yılı yeraltında savaştığını anlatıyor.
“Toplam 15 yıl hapis yattım.”
IRA’da savaşırken amaçlarının Büyük Britanya’dan ayrılıp Güney’le, yani (bağımsız) İrlanda’yla birleşmek olduğunu belirttikten sonra ekliyor:
“Sinn Fein olarak bugün de Britanya’dan kopup İrlanda’yla birleşme amacımız değişmedi. Parti programımızın en başında yer alıyor. Ama bu defa silahla değil, siyasetle... Anayasada kendi kaderimizi tayin hakkımız var.”
Gülüyor:
“Bölünme konusu yani...”
Birkaç hafta öncesine kadar bakanmış... Ellili yaşlarda olduğunu söylüyor. Uzun boylu, sırım gibi bir adam. Tipik bir İrlandalı. Sanki enerjisi taşan bir adam.
TERÖR ÖRGÜTÜ DEDİLER
Makineli tüfek gibi konuşuyor:
“Annem, bundan elli beş yıl önce erkek kardeşime kendi istediği ismi koyamazdı, İrlandaca bir ismi nüfus kütüğüne yazdıramazdı. Yasaktı çünkü. İngilizce bir isim koymak zorundaydı. İşte ayrımcılık buydu. Britanya sömürgeciliği buydu.”
Eski bir savaşçı...
Kimine göre bir terörist!
Bunu hatırlatıyorum:
“Parlamento koridorlarından birinde duvara çakılı bir plaket gördüm. Üstünde, ‘Güney Belfast Milletvekili Edgar Graham’ın anısına, 7 Ocak 1983’te teröristlerce öldürüldü’ yazıyordu. Kimlerdi teröristler?..”
Bakıyor yüzüme:
“Evet öyle derlerdi savaşçılara...”
Bir anısını anlatıyor:
“Sinn Fein üyesi olarak Britanya’yla müzakere masasına oturduğum zaman karşımda Jonathan Powell (dünkü yazımda yer alan Başbakan Blair’in barış sürecindeki bir numaralı danışmanı, HC) oturuyordu. IRA’ya terör örgütü deyince, ben de ona Britanya ordusunun terör örgütü olduğunu söylemiştim.”
SÖMÜRGELEŞTİREN ONLAR
“Jonathan Powell pazartesi günü Londra’daki toplantımızda anlattı. Tony Blair’le Belfast’a ilk barış müzakereleri için geldiklerinde, Sinn Fein liderleri Gerry Adams’la Martin McGuinness’in elini sıkmamış, onları terörist olarak gördüğü için...”
SİVİL İTAATSİZLİK VARDI
Gayet sakin yanıtlıyor:
“Onunki de anlaşılabilir bir tutum... Acıları var. Bana da çok güç gelmişti, Britanyalılarla tokalaşmak... Ama kendinizi düşmanınızın, hasmınızın yerine koymanız, biraz da öyle düşünmeniz lazım. Bizim için hedef, Britanyalılardı. İrlanda’ya onları kimse davet etmemişti. Ama gelip İrlanda’yı sömürgeleştiren de onlardı.”
Masanın etrafında on beş yirmi kişiyiz. Ak Partili, CHP’li, BDP’li sekiz milletvekili, gazetecilerle akademisyenler ve Londra-Belfast-Edinburgh gezisini düzenleyen Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün temsilcileri.
Gerry Kelly, ‘savaşçılık’a nasıl girdiğini anlatıyor:
“Kuzey İrlanda’da bize, Katoliklere karşı büyük bir ayrımcılık vardı. Eşitlik yoktu, adalet yoktu. Bize kötü davranıldı. Benim ailemde şiddet yoktu, sivil itaatsizlik vardı. Ancak, ayrımcılık ve kötü muamele biz gençleri şiddete yöneltti. Biz, iki İrlanda’nın birleşmesini istiyorduk.”
IRA’ya 1970’lerin başlarında girmiş. Toplam on beş yıl yattığı hapishanelerden birkaç kez kaçmış. Hayatı roman bir ‘savaşçı’yı biraz da merak ve heyecan karışımı duygularla dinliyoruz.
‘Savaşçılık’tan siyasete, yani Sinn Fein üyeliğine geçişini şöyle anlatıyor:
“Şimdi bulunduğumuz bu parlamento binası Stormont, Britanya egemenliği döneminde inşa edildi. Kolay olmadı buralara gelmemiz. Şimdi eski düşmanlar bu çatının altında konuşuyoruz. Ama hâlâ bu parlamento çatısı altında, koridorlarda benimle göz göze gelmek istemeyen, uzaktan yolunu değiştirenler de yok değil. 1970’lerdi. Hapisten kaçıp IRA’ya katılmıştım. Hapiste açlık grevleri yaptım. 1986’da Amsterdam’da tekrar tutuklandım. Çıkınca bu kez gizli, militer örgüt olan IRA’ya geri dönmedim. IRA’yla hedefi aynı olan, yani İrlanda’yla birleşmek olan, ama siyasal bir yapı olan Sinn Fein’e girdim.”
“Neden?”
“Askeri yapıya tekrar dönmek istemedim. Çünkü çatışmadan uzaklaşarak da, siyasal ideallerimizi gerçekleştirebileceğimizi anlamaya başladım. Bu bir değişimdi. Siyasetin ağır basmaya başladığı bu süreçte, yirmi yıl boyunca yasaklanmış, sansürlenmiş olan politik yapı Sinn Fein ön plana çıktı. Britanya öylesine sansür uyguluyordu ki, örneğin Sinn Fein Lideri Gerry Adams kendi sesiyle değil, bir dublör aracılığıyla konuşabiliyordu BBC’de...”
GİZLİ TEMAS BAŞLADI
Gerry Kelly, silahı bıraktıktan sonra Sinn Fein temsilcisi olarak 1980’lerin sonundan itibaren Britanya’yla barış sürecinde çok kritik roller üsleniyor. Süreçte tarihi bir dönüm noktası olan 1998 yılı Ağustos tarihli Kutsal Cuma Anlaşması’nın önde gelen mimarlarından biri oluyor.
Barış sürecini şöyle anlatıyor:
“Bir nokta gelir, artık anlarsın, ne zafer ne de yenilgi mümkündür. İki taraf da bunu görür. Masanın yolu böyle açıldı, Britanya’yla gizli temaslar böyle başladı. Çatışmayı bırakarak siyasal olarak anlaşabiliriz dedik. Ben de Kutsal Cuma Anlaşması yapılırken, çatışmanın tam kalbindeki meselelerle uğraştım.”
Bu arada ilginç bir noktaya değiniyor:
SİLAH BIRAKMAYI KONUŞALIM
“Britanya masaya otururken, kafasının arkasında başka şey vardı. Bizi, Cumhuriyetçileri bu kez masada yenmeyi amaçlamıştı. Başlangıçta niyetleri sorunu çözmek değildi. Kendilerini çok güçlü görüyorlar, bizi küçümsüyorlar ve biz bunları şimdi müzakere masasında hallederiz diye düşünüyorlardı. Ama masada müzakereler başlayınca değiştiler. Bunun olamayacağını gördüler. Ve barış süreci ciddileşti. Bu arada bizim acılarımızı da anlamaya başladılar.”
Müzakere masasında ön koşul koymanın yanlış olduğunu, işleri zorlaştırdığını düşünüyor:
“IRA, masada silah bırakma konusunun başlangıçta konuşulmasına karşıydı. Ama biz Sinn Fein olarak “OK” dedik Britanya tarafına, gelin bunu da konuşalım.”
MUHATAP ALMADAN ÇÖZEBİLİR MİYDİ?
Soru ilginçti:
“Britanya, sizi, yani Sinn Fein’i muhatap almadan Kuzey İrlanda sorununu çözebilir miydi?”
Yanıt da ilginçti:
“Bunu denedi, yani Britanya bizi muhatap almadan sorunu çözmeye kalktı bir ara... Varsayıma dayalı bir soru... Yapabilir miydi?..”
İhtimal vermedi buna...
Sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Savaş 2005’te bitti (*). Ve IRA da kapandı gitti. Savaşçıların üçte biri şimdi bu çatı altında. Milletvekili olarak yılda kırk bin pound alıyoruz. Bunun asgari ücrete tekabül eden bölümünü kendimize ayırıyoruz, gerisini halka harcanmak üzere örgüte veriyoruz.”
Ve şöyle noktalıyor konuşmasını Sinn Fein milletvekili Gerry Kelly:
“Biz halktan geldik, uzaydan gelmedik. Ve bugün yine halkın içindeyiz. Hedefimiz de değişmedi, Birleşik İrlanda ama bu kez siyasi yollardan...”
Yarın da Belfast’tan devam...
————————————
* Kuzey İrlanda sorununda 30 yıl boyunca 3700 kişi ölüyor. Her hafta en az 2 ölü. Nüfusa oranlanırsa, ABD’de 600 bin, Britanya’da 150 bin ölüm demek.