İnanıyorum veya İnanmıyorum Diyebilmek




Uzun süredir aklımdan çıkmayan “Kurtuluş seçimle değil, devrimle olur” sözleri bir yandan,

İktidara oy veren %50’ye “Stockholme Sendromluları” diyenler diğer bir yandan,

“Zaten o %50 aptalın teki, böcek sürüsü.” diyenler ise başka bir yandan.


Tüm bu bunlar, halk’ı cahil, aptal, böcek- koyun sürüsü olarak gören, demokrasiye inanmayan kişilerin söylediği sözler; “Dervişin fikri neyse zikri de odur.” misali. Demokrasiye inanmayanların demokrasi söylemleri bana samimi gelmiyor. Cahil gördüğü halkı kandırmaya çalışmaktır bu. İnsanların samimi duygularını, düşüncelerini sömürmek, istismar etmeye çalışmaktır bu.


Bu insanlar için demokrasi sadece “kendilerinin” seçilip, iktidara gelmesidir. Kendileri seçilirse “halk akıllı, ülkede demokrasi var, seçimlerde hile yok.” Fakat başkaları seçildiğinde bunun tam tersi. Bu insanlar her defasında halka hakaret etmekten geri durmuyorlar.


“Oylar kömürle, makarna ile satın alınıyor” demek ne demektir yahu? Halkına satılmış demek nasıl bir zihniyettir? Sonra bu halkın seni iktidara getirmesini bekle! Böyle adamlardan yönetici olmaz.


“Stockholme sendromu” diyerek iktidara oy verilmesinin temel nedenini bu şekilde açıklamak ise ayrı bir komikliktir. Bir kişinin zekâsının seviyesini gösterir. Bu halk böyle bir ruhsal bozukluğu yaşasaydı emin olsunlar, iktidara şu an kendileri oturmuşlardı. Oysa tarihe baktığımızda görüyoruz ki 50 yıldır iktidarlık koltuğundan uzaklar. Demek ki bu halkın böyle bir sorunu yok. Ben de bir psikolojik tespit de bulunarak bu yaptıklarını adlandırmak istiyorum. Başarısızlık sebebini kendinde değil de başkasında arayanlara, sosyal psikoloji de biz “ Atfetme sürecinde yanlılık” diyoruz. Bu sözlerin sahibi kişi ve kişilerin içinde bulundukları psikoloji işte tam da budur!


Çağrım inanıyormuş gibi yapanlara; “Demokrasiye inanmıyoruz!” deyin dürüstlükle de en azından dürüst bir ortamda oluşsun. Kandırmayın; kaç kişi kanıyor sanıyorsunuz ki?