İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan
Erdoğan henüz belediye başkanı dilini tam olarak öğrenememişti. O yıllarda kentte su sıkıntısı vardı. Yaz aylarında daha da artacak olan sorun hakkında aldığı önlemleri açıklarken “Şehir Şebeke Suyu” diyeceğine, halkın dilini kullanarak şöyle konuşuyordu:
-Terkos suyu ile araba yıkamayı yasaklayacağız!
Oysa İstanbul’da şebeke suyu ağırlıklı olarak Anadolu yakasından temin ediliyordu. Eski adı Terkos olan Durusu gölü üzerindeki pompa istasyonu 1960’lardan kalma bir söylemdi.
Bu işi tam öğreniyordu ki, Erdoğan 1997’de şiir okumak suçu(!) ile görevden indirildi. Belediye Başkanlığı dönemini tamamlayamadı. Belli ki bu durum onun içinde bir “ukde” (içe dert olma-iç derdi) olarak kaldı.
AKP’nin tek başına kazandığı 2002 Genel Seçimleri’nden bu yana Tayyip Erdoğan Türkiye’nin en etkili makamında başbakanlık koltuğunda oturuyor.
Ancak aklı, fikri İstanbul’da…
Yarım kalan belediye başkanlığına “doyamamış” görüntüsü veriyor. İstanbul’u Türkiye’den daha fazla önemsiyor. Yatırımların ağırlığını bu kente kaydırıyor. İcraatlarını açıklarken en fazla İstanbul’dan örnekler veriyor.
Erdoğan’daki “İstanbul aşkının” bu kentin vatandaşları bakımından bir sakıncası bulunmuyor. Belki “resmi başkan” mimar doktor Kadir Topbaş için bir sıkıntı yaratıyor olabilir. Başında bulunduğu kente dair en önemli gelişmeleri kendisi değil de iki önceki başkan tarafından açıklanıyor olması Topbaş’ı biraz üzüyordur.
Ne yapsın?
O da kendini dünyaya açıyor. Birden fazla uluslararası kuruluşun başkanlıklarını üstleniyor. Böylece kendi iç dünyasında bir denge sağlıyordur.
Ancak yapacak bir şey yok!
Erdoğan İstanbul’u seviyor! Seçmenlerine anlatmak istiyor:
-İstanbul’un gelmiş geçmiş en iyi belediye başkanı benim!
Bu “aşk” belki demokrasinin önünü açabilir?!!
Erdoğan başbakanlık süresinin finalinde Çankaya’ya çıkmak istediğinden vazgeçebilir. Yarım bıraktırılan görevine dönebilir:
-İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan!
Kaynak : http://www.internethaber.com/istanbul-belediye-baskani-erdogan-11502y.htm#ixzz1MD8BqQeT