“Jet-Ski faciaları son bulmalı”
STDM Genel Başkanı İbrahim Güllü konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:
Yaz sezonunun açılması ve tatil döneminin başlaması ile birlikte kavurucu sıcaklardan bunalan ve tatilini değerlendirmek isteyen insanımız sahillere koşmuştur. Gönlünce eğlenmek isteyen ve stresini atmak isteyen vatandaşlarımız için deniz aktiviteleri arasında vazgeçilmez eğlence kaynağı olan Jet-Skiler sorumsuz kişilerin ve yetkililerin elinde facialara neden olmaya devam etmektedir.
Her yaz sezonunda bu tür üzücü olayların yaşanıyor olması ihmaller zincirinin olduğunu göstermektedir. Jet-Ski’yi kiraya veren ve gerekli tedbirleri almayan işletmeci, gerekli eğitimi, teknik bilgiyi almadan Jet-Ski’yi kullanan vatandaş ile gerekli denetimleri yapmayan ve güvenliği uygulamayan Liman başkanlıkları, ilçe turizm kurulları gibi yetkililer bu sorumsuzluk halkasını oluşturmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygulanmak üzere Jet-Ski genelgesi valiliklere gönderilmiş ve valilikler aracılığı ile de ilgililere duyurulmuştur.
Kamuoyunda Jet-Ski genelgesi olarak bilinen genelgenin uygulanması halinde bu üzücü olayların önüne geçmek mümkündür. Titizlikle uygulanması gereken bu genelge yetkililer tarafından uygulanmadığı içindir ki bu tür facialar yaşanmakta ve ülkemiz adına kötü tanıtım olmaktadır. Verilen onca can kaybının yanında sahilleri güvenli olmayan bir ülke olarak görülmesine neden olunarak ülke turizm gelirlerinin artmasını engellenmektedir. Her üzücü olaydan sonra medyanın da baskısıyla gerekli tedbirler alınıyor/alınacak gibi beyanlarla da bu husus geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Bu konuya acil çözüm getirilmelidir.
Jet-Ski genelgesinde;
*Jet-ski, sürat motoru, paraşüt teknesi gibi deniz araçları, kıyıdan en az 200 metre mesafede kullanılabileceği,
*Su üstü sporları için belirlenen alanlar şamandıralar ve bayraklar ile işaretlenerek bu alanlarda yüzmenin yasak olduğu belirtileceği yani güvenli alanlar oluşturulacağı,
*Turizm amaçlı su üstü sporlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan ''Turizm amaçlı sportif faaliyet izin belgesi'' almış işletmeler tarafından yapılabileceği
*Su üstü sporları bakanlığın her sene belirleyip ilan ettiği alanlar içinde yapılabileceği,
*İşletmelerin güvenlik kurallarını belirten yazıyı Türkçe ve İngilizce olarak hazırlayarak, müşterilerin rahatlıkla görebilecekleri bir yere asmaları gerektiği,
*Su üstü sporları, deniz trafiğinin yoğun olduğu alanlar, askeri yasak bölgeler ve Güvenlik Bölgesi Kanunu uyarınca belirlenmiş alanlar ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş tarihi ve doğal sit alanlarında yapılamayacağı,
*Su üstü sporlarının, halka açık kullanım alanları, plaj ve meskun mahallerde sahilden denize doğru giriş çıkış koridoru yapılmak kaydıyla kıyıdan en az 200 metre mesafede yapılabileceği,
*Su üstü sporları için belirlenen alanların koridor da dahil olmak üzere şamandıralar ve işaret bayrakları ile markalanması sağlanacağı ve bu alanlarda yüzmenin yasak olduğu belirtileceği, şamandıra ve markalandırma giderlerin ise işletmelerce karşılanacağı,
şeklinde bir takım tedbirler öngörülmüştür.
Mevcut plajların durumlarının incelendiği takdirde bu hususlara büyük bir çoğunlukla uyulmadığı görülmektedir. Bu fiziki şartlar yerine getirilmiş olsa zaten kazalar yok denecek kadar az bir seviyeye inmesi gerekir.
Elbette ki fiziki şartların yerine getirilmiş olmasının yanında işletmecilerin sorumluluklarını yerine getirmesi ve kullanıcının da eğitilmesi şarttır. İşletmecinin yasal zorunluluklara uymanın yanında yeterli ve eğitimli personel, güvenlik-can kurtaran istihdam etmesi ve ekipmanı sağlaması da sorunun çözümünde önemli bir faktör olarak göze çarpmaktadır.
Jet-Ski kullanıcıların ise gerekli test sürüşleri ve eğitim verilmeden yalnız başına kullanımına izin verilmelidir.
Bu sorunun çözümünde herkes görevini ihmal etmeden yapmalıdır. Aksi takdirde bu tür üzücü olayların önüne geçmek mümkün olmayacaktır.