‘Sorun Apo’da değil bizde, hâlâ tek devlet haline gelemedik!’


Önümde TESEV’in yeni raporu, Cengiz Çandar imzasını taşıyor. Uzun bir adı var:
“Dağdan İniş-PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorunu’nun Şiddetten Arındırılması...”
On aylık bir saha çalışmasının ürünü olan yüz sayfalık bir rapor.
Cengiz Çandar’ın bu süre içinde nasıl çalıştığını iyi biliyorum.
Kandil’den Irak Kürdistan’ına, Bağdat’a, Brüksel ve Washington’a, Almanya’daki değişik duraklara, elbette Ankara’ya, hükümetle devlete, Diyarbakır’la Hakkâri’ye uzanan yolculuklarda şekillenmiş bir rapor.
Bir masa başı gazetecisi olmayan Cengiz Çandar, Kürt sorununu kitaplardan değil, hayatın içinden bilen ender kişilerden biridir.
Gazetecilik heyecanı tükenmez. Kendi kendisiyle yarışı da hiç bitmez.
Bu arada güncel gerçeğin peşinden koşarken, hem tarihi ve coğrafi, hem de akademik referansları yazı ve röportajlarından hiç eksik etmez.
“PKK nasıl silah bırakır?” raporu da Cengiz Çandar’ın kırk yıldır süren bu gazetecilik maratonunda yeni ve güzel bir aşama.
Aylar boyu oradan oraya koştururken bu raporu nasıl bir kuyumcu titizliğiyle işlediğini biliyorum.
Geçen akşam birçok meslektaşımla, dostla birlikte kendisini dinlerken arada not da alıyorum, tabii bir ‘yazı çıkarmak’ için...
Şu sözleri ilginç Çandar’ın:
“Devletin yüksek bir şahsiyetiyle bu rapor için konuşurken dedi ki: ‘Devlet 1999’dan beri görüşüyor Öcalan’la. Çok zeki, çok tecrübeli bir adam... Apo’da sorun yok, sorun bizde... Biz hâlâ tek devlet haline gelemedik.”
Hâlâ tek devlet olamadık!
Raporda da yer alan bu tespit, Kürt sorunu bu ülkede neden bir türlü barışçı bir çözüm rayına sokulamadı, PKK niçin dağdan indirilemedi sorusunun yanıtı da sayılabilir.
Meselenin yıllar yılı sadece ‘asker tekeli’ne bırakılmış olması, Türkiye’nin maddi ve manevi kanamasında büyük rol oynamıştır.
Hükümetlerin asker karşısında sergilemiş olduğu siyasal irade, siyasal kararlılık zafiyetinin Kürt sorununun yıllar boyu kanamasında, PKK’nın sahneye çıkmasında büyük payı olmuştur.
PKK nasıl silah bırakır, dağdan nasıl iner sorusuna ilişkin şifreleri çözmek isteyenlerin, “Hâlâ tek devlet olamadık!” tespitinin yanı sıra, Cengiz Çandar’ın raporda da yer alan şu saptamalarını düşünmelerinde yarar var.
(1) “Kürt sorunu PKK sorunudur.”
(2) “PKK sorunu çözülmeden Kürt sorunu da çözülemez.”
(3) “Kürt sorunuyla PKK sorununun iç içeliğini yerli yerine oturtmadan, dağdaki silahlı mücadeleyi anlamak ve sona erdirmek olanaksızdır.”
(4) Türkiye otuz yıldır bir ‘Kürt isyanı’yla karşı karşıya.
(5) İsyan nedir, terörizm nedir sorusunu düşünürken, isyan araçları içinde terör ve şiddetin araç olarak kullanıldığı gözardı edilemez.
(6) İsyan sona erecekse, o zaman ‘müzakere’ şart. Bu çerçevede unutulmaması gereken en önemli nokta ‘isyan lideri’nin 1999’dan beri tutuklu olmasıdır.
(7) Ve PKK’nın dağdan ancak Kürtler için ‘efsanevi bir figür’ olan Öcalan’ın üzerinden inebileceği gözardı edilmesin.
Bu noktaların sayısı çoğaltılabilir rapordan. Ben bu yedi noktanın altını çiziyorum.
Çünkü bunlar, Ankara’nın masa başında oluşturduğu ‘ezberler’e ters düşüyor.
Ve bu ezberler bozulmadan PKK’nın dağdan inmesi ya da Kürt sorununun şiddetle bağının koparılması uzak ihtimaldir.
Ve ne yazık ki bu ‘ezberler’in bozulabileceğine dair umutlar hâlâ yeşerebilmiş değil.
KCK davası...
Hatip Dicle olayı...
KCK tutukluları...
Ak Parti’nin tutumu...
Bu siyasal manzara, Ankara’nın ezber bozma konusunda daha hâlâ kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini düşündürtüyor insana...
Yazık.
Bunun içindir ki, Cengiz Çandar’ın raporu şimdi daha çok önem kazanıyor.
Devletiyle hükümetiyle Ankara’nın, Ak Parti ve CHP kurmaylarının dikkatle okumalarında yarar var.
Çünkü bu sorun hepimizin sorunu, Türkiye’nin sorunu!
Türkiye’nin önü eğer daha çok açılacaksa ya da barış ve demokrasi yolunda sıçrama yapacaksa Türkiye, o zaman yeni bir anayasayla birlikte Kürt sorununun silahla bağını bir an önce koparmak zorundayız.
Yoksa tıkanırız.
Tıkanıklığın şifrelerini çözmek için Cengiz Çandar’ın raporu çok iyi bir anahtar.
Sevgili Cengo, eline sağlık...