EL EMEĞİNİ MATEMATİKLE BİRLEŞTİREN GENÇ, AVRUPA’YI FETHETMEYE HAZIRLANIYOR

Dede mesleği ayakkabıcılığı Roma’ya taşıyan Oğuzhan Genç, ‘ayakkabıyı yürüten adam’ lakabıyla biliniyor. Genç’in lüks çikolata kokulu ve birbirinden farklı tasarımları Avrupa’dan sonra şimdi Türkiye’de.  

Klasik ayakkabı anlayışını değiştirmek üzere yola çıkan Oğuzhan Genç, matemetik hesabıyla tasarlayıp el yapımı ürettiği ayakkabılarını Avrupa’dan sonra Türkiye’de de tanıtma kararı aldı. Roma’da yaşayan ve Avrupa’nın pek çok noktasında ün yapmış olan Djeep ayakkabılarının patronu Genç, aslında bir turizmci. Çocukken pilot olmayı hayal ederken, turizm eğitimi aldı. Sonra kendini dede mesleği ayakkabıcılığı yaparken bulan Genç, şimdi çikolata kokulu ayakkabılardan, eşleri birbirinden farklı olanlara kadar orjinal tasarımlar yapıyor. Timberland diye ün yapmış ayakkabıların eksiklerini giderdikten sonra, klasik görüntüye sadık kalarak ortaya çıkardığı markasını anlatan Oğuzhan Genç ile hikayesini, işlerini ve hayallerini konuştuk.

Dünyada bir ikincisi olmayan orjinal ayakkabılar tasarlayıp üretiyorsunuz. Hikayenizi anlatır mısınız?

Annem ve babam Girit’ten göç etmişler. Babamın mesleği de ayakkabıcılık olduğu için o ortamda büyü düm. Turizm okumama rağmen içimde yanan tasarım hevesine karşı çıkamadım. Hem okuyor hem de çok ünlü bir markaya yaptığım tasarımlarımı veriyordum. Cunda’ya göçen ailem ayakkabı imalatı yapıyordu. Dede mesleği... O zamanlar babam zaten ayakkabı tasarımları da yapıyor ve iki kardeşim de işin içinde. Evimizin altı atölyeyidi, bu yüzden zaten hep işin içindeydim. Ayakkabı tasarımları yapmaktan kendimi alamıyordum, başka bir iş yapmayı da düşünmedim. Tasarımlarımı Oğuzhan markasıyla pazarlamaya başladım. Bir yer tuttum. Sonra işler gittikçe büyüdü. Adana’da bir dükkan açtım. Ardından İzmir şubesi oluştu. Klasik ayakkabı yapıyordum ama spor ayakkabı da koymam gerekiyordu. Yurtdışından marka ayakkabılar getirip onları da satmaya başladım. Sadece erkek üzerine çalışıyordum. İş adamı konsepti ayakkabıları benim asıl branşım. Mağaza için seçtiğim ayakkabıların dünyada çok satan markalar olduğunu farkeden bir ABD’li firma ile çalışmaya başladım. İşler ilerleyince bugün bir İtalyan firmasına üretim yapar hale geldim. Oğuzhan adıyla kurduğum mağazalarım hala faaliyette.

Djeep markası nasıl doğdu?

Avrupa beni ‘Oğuzhan’ diye tanıyordu ama zamanla bir marka ihtiyacı doğdu. Geçen yıl ‘Djeep’ diye bir marka oluşturdum. Bu isim çok tutuldu. Gardroplarda olmazsa olmaz bir modeli geliştirererek, eksiklerini gidererek üretmeye başladım. İtalya, Yunanistan, Fransa ve Almanya’dan sonra Türkiye’ye getirdik. Roma’da yaşıyorum ve o pazarı tanıyorum bu nedenle oradan başladım. 4 tanesi kendime ait olmak üzere 15 mağazam oldu. Benim planlarımda öyle mağaza zincirleri yok. Çünkü ben el yapımı ayakkabılar üretiyorum. Benim yaptığım tür ayakkabının pazarı 20 milyon çift dünyada. Yat ayakkabısı ya da timberland diye bilinen türdeki ayakkabıları üretiyorum.

Çikolata kokulu ayakkabı yapıyorsunuz, nereden çıktı bu fikir?

Deri ve kauçuk kokusu çok cazip değil. Bundan olumsuz etkilenen müşteriler oluyor. Bu kötü koku, müşterinin canlılığını negatife dönüştürebiliyor. Biz de çikolata kokusunu kullandık, çünkü çikolata insanın iştahını kabartan yiyeceklerin başında geliyor. Sadece kokusuyla mutluluk hormonu endorfini harekete geçiren tek gıdadır çikolata. Harvard Tıp Akademisi uzmanları incelemiş; çikolata kokusu özellikle kadınlar üzerinde psikolojik olarak olumlu etkilere sahipmiş. İşte bu noktadan yola çıkarak çikolata kokulu Djeep Ibiza serisini hazırladık. Havea Brasiliensis adlı tropik bir ağacın özsuyundan elde edilen doğal kauçuk; yüksek aşınma dayanımı, yüksek kayma direnci, kimyasallara karşı dayanıklılık gibi üstün özelliklerinden dolayı vazgeçilmez bir taban malzemesi. Bağları çevreleyen kapsülün altın suyuna batırılıp üretilmesi gibi bir özelliği var. Bu, çok zor bir uygulama ancak kapsülün kararmasını önleyerek estetik bir görünüm kazandırıyor.

Tasarımlarınızı yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?

Tıpkı bir inşaat gibi; çivisinden harcına, yalıtımına kadar her türlü ayrıntısıyla bizzat ilgilenirim. Ayakkabılarımın olmazsa olmazı deridir, köseledir, meşindir. Ama asıl hedefimiz, renk konusunda yelpazemizi geniş tutarak ve çizgimizden şaşmadan modaya yön vermek. Ayakkabıda kesim, giyimle bir bütündür. Tasarladığım her model için bir pantolon seçerim. Yani paçanın ya da eteğin kesimi, modelimi ortaya çıkarır. Her tasarladığım ayakkabı, her kıyafet ile giyilmez. Ayakkabıları tasarladığımda bir çok kişiye sorarım, ona göre beklentiler doğrultusunda üretimi gerçekleştiririm.

El yapımı kundurayı Roma’da yaşatıyor

70’li yılların sonlarından itibaren kullanımı ortadan kalkan el yapımı ayakkabı geleneğini yaşatıyoruz. Sözün kısası yüzde 100 el emeği üretim kundura artık mevcut değil. Belki bazı küçük şehirlerde veya kasabalarda bulunuyor olabilir. Giydiğimiz o güzelim pahalı ayakkabılar makinelerde ve yapıştırma olarak üretiliyorlar çağdaş teknolojiye uygun olarak. Denizcilik mesleğinde olduğu gibi her meslekte özel terimler vardır. Bu terimler genelde o mesleğin mensupları tarafından bilinir ve kullanılır. Bu terimleri bilmeden el emeği ile ayakkabının nasıl üretildiğini anlatmak da, anlamak da zordur. Biz ayakkabının sanat yönündeyiz. İtalya’da yaşıyorum, üretim de Roma’da yapılıyor. Danışmanlık ve tasarım yaptığım firmalar var. Alışılmış kalıpları kırma aşamasında çok çatışıyoruz. Bağlı ayakkabılarda çok delik kullanmam üç delikle bitiririm. Deriyi zedeliyorsun kullanımı zor. Ayakkabılara bakıyorsunuz 10 ayrı dikiş var. Ayakkabıyı deforme ediyorsun. Ben bazı kalıpları kırmayı hedefliyorum. Almanya’da ayak anatomisi ve sağlığıyla ilgili 1.5 ay ders aldım. Bizde bir günde bel fıtığı ameliyatı olan hasta sayısı, Almanya’da 1 yıla denk geliyor. Bunun nedeni yanlış ayakkabı seçimi. Ayak, ayakkabıya değmemeli, bir numara büyük ayakkabı alınmalı ama bir numara küçük alıyorlar. Bir standart oturtulmuş oysa herkesin ayak yapısı farklı. Avrupa büyük ayakkabı giydiği için bağlı kullanıyor. Ayak nefes almalı, içinde rahat hareket etmeli. Milimetrik hata kabul etmez ayakkabı.

Milimetrik üretim yaparım hatalı tasarımı düzeltmem için bana gönderirler

Türkiye’de de mağazalaşmaya başladık, toplamda 15 mağazamız var.  Djeep, kadın, erkek ve genç koleksiyonuyla Almanya, İtalya, Hırvatistan, Yunanistan ve Fransa’da yoğun ilgi görüyor. Özellikle Dubrovnik’teki mağaza çok önemli. Bir çok ünlü oradan alışveriş yaşıyor. Medyatik insanlar da müşterilerim arasında. Bana yurt dışında ‘ayakkabıyı yürüten adam’ diyorlar. Benim tasarımlarım hesap üzerine. Matematik işi. Mağazacıların ayakkabılarındaki hatalı ayakkabılar bana geliyor ve ben onları milimetrik hesapla düzeltiyor sonra geri gönderiyorum. Hedef, yılda yaklaşık 20 milyon çiftlik bir pazara ortak olmak, pay almak. 

Buffet’la yollarımız kesişti Dexter’ın üretimi ve dağıtımı bize geçti

2000’li yılların başında Oğuzhan Ayakkabı’nın yolları Amerikalı yatırımcı Warren Buffet’in ayakkabı markası Dexter ile kesişmesiyle değişim başladı. Önceleri Türkiye’de Dexter markasının Adana bayiliği ile başlayan bu serüven, Dexter’ın tüm üretimi Oğuzhan Genç’e teslim etmesiyle devam etti. Oğuzhan Ayakkabı, Dexter’dan sonra İtalya tarafından da keşfedildi ve İtalya’da Dexter’ın ürünlerini üreten firmalara kendi fikirlerini satmaya ve onlara danışmanlık hizmeti sunmaya başladı. Ayakkabı modellerine kod veriyorum. En çok satan modele Ibıza dedik. 6 model daha var isimlendirdiğim. Bu model oturduktan sonra diğerlerini de devreye alacağım. Mesela yavaş yavaş Cos modelini devreye alacağız. O modeli parça derilerden üretiyorum. Bu hem renk katıyor hem de çok kıymetli olan deriyi değerlendirmiş oluyorum.