9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarını değerlendiren Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi Genel Başkanı İbrahim Güllü; “Dünya Türkçe’ye koşarken bizdeki yabancılar kaçıyor” dedi.

STDM Genel Başkanı İbrahim Güllü konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:

9. Uluslararası Türkçe olimpiyatları bu senede muhteşemdi. 130 ülkeden yaklaşık bin öğrenci 15 gün boyunca şiir, şarkı ve halk danslarıyla Türkiye'ye Türkçe bayramı yaşattılar.

Bu insanlar Türkiye'nin hassasiyetine önem vererek Türk halkını ve Türkiye'yi sevdikleri için çok kısa sürede, büyük özveriyle, çabayla ve istekle Türkçeyi öğrendiler.

Tüm dünya İngilizce öğrenmek uğruna milyonlar harcarken belki de Türkiye'nin ismini sadece Türk okulları sayesinde duyan bu öğrenciler için yabancı  bir ülkenin dilini öğrenmek çok zor olsa gerek.

İngiltere'ye veya Amerika'ya İngilizce öğrenmek veya geliştirmek için gidenlerle kendi ülkelerinde yabancı dil öğrenenleri kıyaslarsak, bu çocukların yaptıkları hiç kolay şeyler değildir. Bu yüzden Türkiye'ye gösterdikleri hassasiyet için bu çocuklar her türlü övgüyü hak ediyorlar.

Kendi ülkelerinde hiçbir mecburiyetleri, çıkarları yok iken Türkçeyi bu kadar güzel öğrenip, konuşmaları, şarkı söylemeleri, tiyatro oynamaları Türkiye'de yaşayan yabancı oyuncular ve öğrenciler için örnek olması gerekir.

Ülkemize gelen yabancı oyuncuların, teknik direktörlerin çoğu Türkçe öğrenmeden, arkadaşlarıyla iletişim kurmadan paralarını kazanıp gittiler. Her birinin yanındaki tercümanları da ayrıca ücret aldılar.

Radikal kararlarıyla tanınan Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, yabancı futbolculara Türkçe öğrenmeyi şart koşacaklarını açıklamıştı. Bundan sonra yapılacak yabancı futbolcu transferlerinde sözleşmeye de “Türkçe öğrenecek” ibaresi konulmasını istemişti.

Aykut kocaman ayrıca İtalya, İspanya ve İngiltere'deki yabancı oyuncuların kısa sürede bulundukları ülkelerin dillerini öğrenmelerini örnek göstermişti. Kocaman bu uygulamasıyla çok haklı ki şu anda Türk vatandaşlığına geçip milli takımda oynayıp Türkçe bilmeyen oyuncular var.

Burada yabancı oyuncuların Türk takım arkadaşlarının da hatası var. Yüksek bir maaşı olmadığı halde, evini, yurdunu, ailesini bırakıp yurt dışına gidip öğrenci yetiştiren Türk okullarının öğretmenlerini, Türk oyuncuların örnek almaları gerekir.

Olayın farklı bir boyutu da oyuncuların takım oyununu gerçekleştirmeleri ve iyi bir diyalog kurmaları için ortak bir dile ihtiyaçlarının zaruri olduğu gerçeğidir.

Aykut Kocaman'ın bu kadar önemli girişimi elbette ki her türlü takdirin üstünde. Ve mutlak surette tüm spor kulüplerince ve federasyonlarca bu anlayışa sahip çıkılmalıdır.

Ancak bu her şeyden önce bir etik ve ahlaki anlayış sorunu. Fatih Terim’in İtalya’ya, Nihat Kahveci’nin İspanya’ya gittiğinde çok kısa sürede İtalyanca’yı ve İspanyolca’yı öğrendiğini de unutmamak gerekir.

Tüm dünya Türkçe’ye sahip çıkarken ve Türkçe dünya dili haline gelirken, ülkemizin diline değer vermeyen, önemsemeyen sporcuları artık görmek istemiyoruz. Hem bu ülkenin üzerinden milyonlarca dolar para kazanacaksın, hem de ekmeğini yediğin ülkenin dilini öğrenme yönünde etik ve ahlaki anlayıştan, ülkenin diline saygıdan uzak hareket edeceksin.

Peki ya spor medyasının bunda suçu yok mu? Hangi kanalı açsanız yabancı sporcu ve yanında bir Türk tercüman. Türk tercümanın sözleri kamuoyuna aktarılıyor. Ve bunlar boy boy TV ekranlarında yayınlanıyor. Senin diline saygı göstermeyen kim olursa olsun röportaj yapmayın, ekranlarda yayınlamayın. İnanın hiçbir şey kaybetmezsiniz.

Bizler sporcunun zeki, çevik, ahlaklısının yanında diline saygı gösteren kişilerin olmasını istiyoruz ve bekliyoruz.