Artık bütün şehirlerimizde kültürel mirasımızın ayrıntılı bir envanterine sahibiz...
"Artık bütün şehirlerimizde kültürel mirasımızın ayrıntılı bir envanterine sahibiz. Sadece ülke sınırlarımız içindeki değil dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki mimari eserlerimizin de restorasyonunu yapıyoruz. Ülke çapındaki kültür merkezi sayısını 42'den 98'e çıkardık. Özel müzelere destek verdik, sayısını 93'ten 141'e yükselttik. Yazarlarımızın eserlerini yabancı dillere çeviriyoruz. Devlet Tiyatroları'na verdiğimiz desteği 4 kat artırarak 3,5 milyon TL'ye yükselttik. Yerli sinema sektörüne verdiğimiz desteği 15 kat artırdık ve 90 milyon dolara ulaştırdık."
Bunların hepsi AK Parti'nin kültür politikasında konu başlıkları... Türkiye Hazır, Hedef 2023 seçim kampanyasından çekip aldım.
İster sağcı olun ister solcu. İsterseniz topçu veya popçu olun. Ama elinizi vicdanınıza koyarak düşünün. İsterseniz devletin tüm resmi belgelerinden araştırma da yapabilirsiniz. Bir cümlesi yanlış veya abartılı mı? Hatta popüler sanatlar baz olarak alınırsa eksik bile. Çok mütevazı üslupla kaleme alınmış. Örneğin belediyelerden maddi destek alan Şehir Tiyatroları listeye konmamış. Oysa özellikle İstanbul'da Şehir Tiyatroları son yıllarda altın dönemini yaşıyor. Öğrenciler bir şişe su parasına piyes izliyor. Tiyatro sanatı sanki yeniden doğdu veya patladı. Tiyatro sanatçıları, gazete ve TV'lerde aydın geçinenler gibi konuşmuyor. Piyesten diziye, oradan film setine koşuyorlar. Dublaj yapan veya TV reklamlarında figüran olan kalmadı.
Ya müzik çalışmaları... Dünyanın en önemli şarkıcıları ülkemize koşa koşa geliyorlar. On binlere konserler veriyorlar. Peki neden? Çünkü bu işe heveslenen organizatörler zorluk çekmiyor artık. Ve en büyük dünya starı İstanbul dendiğinde gözleri parlıyor. Koşa koşa geliyor.
Sinemada genç yönetmenlerimiz uluslararası yarışmalarda derece alıyor, pek çok tiyatro grubumuz Avrupa'da İngilizce veya Almanca piyes oynuyor, şarkıcılarımızın ise gitmediği köy-kasaba kalmadı... Hadi bunlar benim uzmanlık alanım olan popüler sanatlardan örnekler. Ya klasik sanatlara ne demeli... Seramik, heykel, resim, klasik müzikte sanatçılarımızın çalışmalarını kim inkâr edebilir? AK Parti'nin sanata olan katkısını karalamak için bahane arayanlar, ne olur sanatçılarımızdan utanın... Kars'taki heykelin konduğu yeri biliyorsunuz, yıkımını politik malzeme yaparken, yurdun dört bir yanında dikilen heykelleri neden görmüyorsunuz? Üstelik ne kadar modern heykeller...
Bakın yaz sezonu dün başladı. Devlet Tiyatroları, Anadolu kentlerine dağılıyor. Her yerde kapalı gişe oynayacak. Yine Antalya Aspendos'ta opera festivali olacak. Sanırım opera sanatı İstanbul'da yine sokaklara inecek. İstanbul festivaline yine dünyanın en önemli, klasik müzisyenleri, cazcılar, blues'cular gelecek. Sinemaseverler oradan oraya koşup film kaçırmamak için çırpınacak.
Sanatı çok sevdiğini söyleyen, sanatçıyı destekleyen kişiler, lütfen çıkarın şu kara gözlükleri de olup biteni objektif izleyin. Düşüncelerini açıkça söyleyenlere 'yalaka' demekten vazgeçin artık...
Bugünkü yazımı bir haberle bitireceğim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları dün akşam yaz oyunlarına başladı. Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu 6 Haziran akşamına dek sizi bekliyor. İlk oyun İstanbul Efendisi idi. Kaçırdım diye üzülmeyin. Yarın akşam saat 21.00'de Kabare'yi izleyin. Hafta arası olmaz, diyorsanız cumartesi akşamı Cemal Reşit Rey'in unutulmaz eseri Lüküs Hayat yine sahnelenecek. 6 Haziran akşamı ise Aziz Nesin'in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı, üstelik Timur Selçuk tarafından sahneye getirilecek. Şu son cümle bile size çok şey anlatıyor değil mi?