Portakallar sizin olsun. Türk halkının 'sanat kültürü' az olabilir.
Özellikle müzik konusunda. Kulağımız gelişmemiş olabilir. Anamız-babamız çocukken klasik müzik konserlerine götürmedi. Çoğumuz Beethoven, Mozart, Chopin gibi bestecilerin değil eserlerini, ismini bile üniversiteye gelince duyduk. Veya hiç duymadan, eserlerini hiç dinlemeden ölüp gittik. Ama yine de "Hop Dedik, Portakal Orda Kal" şarkısının ancak ilkokul müsamerelerinde söylenebilecek bir kalitede olduğunu anlıyoruz. Ne de olsa bağlamanın sesinden melodi güzelliğini öğrendik. Sezen Aksu, galiba kapısına zırt pırt "beste beste" diye gelen Ömür Gedik'i sallamış. Veya "Al sana layık beste bu işte" demiş. İyi yaptı ama. Bakın bana konu çıktı...
Diyorum ki, TV'cilerin bu, şarkıcı olma merakı nerden kaynaklanıyor? Tamam insanlar istediği işi yapsın. En azından şansını denesin. Bu hayat onun, kimseyi ilgilendirmez. Ama bizi de ilgilendirmez. Birileri TV'ci arkadaşına kıyak yapacak diye bu şarkıları dinlemek zorunda mıyız? Ama her zaman... "Göbek bağı var" diye bu amatör hatta iğrenç seslere mi katlanacağız? O TV programları, radyolar hatta gazete sayfaları kimsenin babasının malı değil. Örneğin Allah'ın her günü Ömür Gedik ile ilgili bir haber var veya TV'lerde karşımızda. Kadıncağız eminim Ferhat Göçer'e "Ben daha iyi şarkıcıyım' demeye başlamıştır. Bu dolmuşa kim olsa inanır ama... Bu kadar kıyak halkta tepki yaratıyor...
Ben şahsen Ömür Gedik'i dinlerken, yemin ederim onun adına utanıyorum. Erkek arkadaşı Ferhat Göçer adına da... "Ömürcüğüm senin sesin şarkıcı olmaya müsait değil. Sen eskisi gibi yazı yaz, TV'de birini karşına oturtup sorular sor. Böyle kendini kontrol et, mutlu ol. Şarkıcılık çok başka bir olay" diyebilirdi. Ben şahsen Ömür Gedik'e 'İyi şarkıcı' dersem o güzel sesli veya hatasız şarkı söyleyen herkese hakaret etmiş olurum. Konservatuarda okuyan gençlere de çok büyük haksızlık olur. Cumartesi akşamı TV haberlerinde gördüm. Gözleri görmeyen Ümran, Ege Üniversitesi bahçesinde gitar çalıp şarkı söylüyordu. Ege Üniversitesi bu yıl özürlülere müzik eğitimi vermeyecekmiş. Yani konservatuar öğrenci almayacakmış. Ümran'ın sesini, yorumunu ve bestelerini dinlerken aklıma Ömür Gedik geldi de...
TV'cilerin şarkıcı olma sevdası Ömür Gedik'le mi başladı? Asla, çok eski yıllara gider. TRT'nin ilk yıllarına dek. 40 yıl önceki ilk TV'li günlere yani... Şakir Öner Gülhan daha sonra gelen Sümer Ezgü gibi halk müziği sanatçılarını saymıyorum. Onlar iki işi hep birlikte yürüttüler. Mustafa Yolaşan da kural dışıdır. Mustafa şarkıcı olmak için TRT'den istifa etti. Bebek Belediye Gazinosu'nda Neşe Karaböcek'in kadrosunda profesyonel şarkıcı olduğu günlerde, Kelebek Gazetesi'nin o günlerdeki Genel Yayın Müdürü Şadan Galipoğlu ile flört etmeye başladı. Tabii bu çok çabuk duyuldu. Patron Erol Simavi haber gönderdi: "Şadan karar versin. Ya Mustafa ya Hürriyet..." Hürriyet'in kuralları çok sıkı idi. Şadan akıllı kadın işi iyi idare etti. Mustafa'yı sahnelerden çekip aldı, kendine de 'eş' yaptı. Hürriyet'ten de ayrılmadı. Yıllarca dış ilişkiler müdiresi kaldı. Allah bozmasın o zamandan beri Şadan Yolaşan... Mustafa da sunuculuğa devam ediyor ama arada iki şarkı söylemek şartı ile...
Yarın Ruhat Ünaldı, Defne Samyeli, Şebnem Kısaparmak, İclal Aydın, Esra Ceyhan, Beyazıt Öztürk, Geveze, Bay J, Ayşe Özyılmazel gibi tanıdık medyacıları anlatacağım. Benden sakın ayrılmayın...