Sezen Aksu yaklaşık 30 yıldır çok önemli konserlerde sahneye çıktı, o unutulmaz şarkılarını söyledi.
Gün geldi devlet başkanlarına, krallara ve kraliçelere seslendi, gün geldi Gülhane Şenliği'nde varoş gençlerine. Saygıda kusur etmemek için özen de gösterdi, "Susun ulan, adam gibi şarkıyı dinleyin" diye fırçasını da attı. Bazen 300 kişiye, bazen kent merkezlerinde 300 bin kişiye söyledi. Beş on şarkısı var ki, inanın milli marşımız gibi seviliyor ve biliniyor. Onları söylemeye başlayınca ağlayan mı, sevinç çığlığı atan mı ne ararsanız hepsi var. Özetle Sezen Aksu başlı başına bir dünya ve Türk halkı için her şeyin üstünde bir sevgi...
Bu kadar yerde bu kadar çok konser veren Sezen Aksu önceki akşam hayatının en duygu yüklü konserini verdi. Evet evet, 30 yıl sonra sahnede duyguları gökyüzüne ulaştı. Bana göre hiçbir konserinde böylesine garip şeyler yaşamamıştı. Eminin kendisi de şarkılarını söylerken o garip havaya girdi ve gitti gitti ama nereye? Müthiş bir nostalji yaptığına eminim. Ama bunu geçmişe özlem olarak düşünmeyin. Belki gençliğe özlem olabilir. "Ne günlermiş be, güzeldi ama" deriz ya bazen, aynen öyle...
Lütfen şu anlattıklarımı gözünüzün önüne getirin. Sanki siz yaşıyormuş gibi düşünün. Karşınızdaki locada iki yakışıklı erkek oturuyor. İkisinin de yanında iki güzel bayan var. Biri uzun yıllar Sabah Gazetesi'nde kader birliği ettiğim kardeşim Ahmet Utlu... Diğeri ise Sinan Özer... İkisi de bir zamanlar Sezen Aksu'nun deliler gibi aşık olduğu, evlendiği iki erkek. Ahmet yeni eşiyle gelmiş konsere. Sinan ise yanındaki genç kızı "Bak Sezen bu benim kızım" diye tanıtıyor. Siz olsanız ne yapardınız? Sezen Aksu belki boğuntuya getirmeye çok çalışmıştır ama bence eli ayağına dolanmıştır. O kadar duygulu ve zeki bir kadın, böyle bir tablo karşısında etkilenmez mi?
Ahmet Utlu, Sabah'ta magazin servisinde muhabirlik yaparken Sezen ile tanışıp aşık oldu. Evlenmeleri biraz problemli oldu. Çünkü Ahmet, Şebnem adında çok sevilen bir iletişimciyle evli idi. Ünlü mimar Hasan Mengü'nün yeğeni olur. Şebnem çok akıllı ve kültürlü bir kadındı. Ahmet'i çocuğu gibi büyüttü. Bu arada benim de kahrımı çekti. Her gece Ahmet-Şebnem ile birlikte dolaşırdım. Evlendi, anne oldu şimdi dünyanın en mutlu kadınlarından. Sanırım Sezen ile Ahmet'i hiç hatırlamıyordur.
Sinan Özer ise Amerika'da okuyan, ailesi Arnavut prensliğine uzanan çok iyi bir ailenin oğludur. Türkiye'ye tatile geldiğinde Sezen'le tanıştı ve aşık oldu veya Sezen de ona aşık oldu. Evlendiler ama yürütemediler. Sinan magazin dünyasını hiç sevmedi, hiç içine girmek istemedi. Bir gün çantasını alıp Bodrum'a kaçtı. Gezinti tekneleri konusunda dünyaca tanınıyor. Yanılmıyorsam geçen yıl dünyanın en büyük yelkenlisi Sinan'ın ekibi tarafından yapıldı. Çok kültürlü, çağdaş, kendine güveni olan ve hayatını yaşayan bir erkek. Sezen Aksu'yu terk eden ilk ve tek erkek olarak biliniyor. Tarihe geçti demek...
Ne dersiniz. Önceki akşam Bodrum Antik Tiyatro'daki konseri çok önemliydi değil mi? Sezen Aksu'nun sanat hayatının en ilginç, duygusal ve heyecanlı konseri derken haklı değil miyim?