Karadeniz’in Türkiye’deki en doğu ucu olan Hopa önceki gün büyük bir saldırıya uğradı.

Saldırı çok boyutlu, çok yönlü, kanlı biçimde gerçekleşti. Fiili saldırı sonrasında da çok yönlü psikolojik taarruzla Hopa linç edilmek istendi.

Hükümete yakın gazetelerin hiç görmediği ya da sadece son bölümünü haberleştirdikleri olay tam anlamıyla bir skandalı işaret ediyor.

Başbakan ve AKP lideri Tayyip Erdoğan seçim gezileri çerçevesinde Salı günü Hopa’da miting yapacaktı. Karadeniz’in bütün derelerini irili ufaklı baraj müteahhitlerine devreden iktidar, bölgenin temel üretim kaynaklarını da özel sektöre teslim etti. Çay, fındık üreticilerinin birikmiş tepkileri bir AKP karşıtı bir pankartın arkasında horon tepen insanları toplayıverdi.

AKP sekiz yıldır iktidarda…

Eh bu kadarcık tepki de olmasın mı?

Hayır olmasın!

Başbakan’a yaranma yarışı içinde olan güvenlik birimleri, ülkeye Kızıl Ordu birlikleri girmişçesine kendilerini motive ettiler.

Ve sivil halkın üzerine, tazyikli su, gaz bombası ve biber gazı sıkarak hücuma kalktılar. Hopa’yı birbirine kattılar.

Öğretmen Metin Lokumcu olaylar sırasında fenalaşarak kalp krizi geçirdi. Yerde tekmelendiğini de görenler var. Metin Hoca böyle öldürüldü!

Ama gazetelerin pek çoğu bu ölümü değil de, cinayet sonrasında ilçeden hiçbir şey olmamışçasına çekip giden AKP konvoyuna tepki göstermek isteyen, seçim otobüsünü taşlayan kızgın Hopalıları verdi.

-Hopa’da olay çıktı, AKP’nin otobüsü taşlandı, bir koruma memuru otobüsten düşerek yaralandı!

Peki öldürülen Metin Lokumcu ne olacak?

O değerli insan, ya haberin sonunda minik bir ayrıntı olarak verildi ya da hiç verilmedi.

Basit bir protesto gösterisine karşı güvenlik kuvvetlerinin ilk tepkisi insan öldürmek oluyorsa, AKP icadı “ileri demokrasi”yi algılamak konusunda kimsenin kafasında soru işaretinin kalmaması gerekir.

Bir yandan demokrasi nutukları atmak öte yandan da barışçıl gösteri yapanları öldürmek hiç de hayra alamet gelişmeler değildir.

Başbakan sıklıkla Adnan Menderes’e atıfta bulunuyor. Doğru bir yaklaşım gibi görünüyor. 1950’de demokrasiyi savunarak sandıkla gelen Menderes, üçünçü iktidar döneminde güçlükle kazandığı 1957 Genel Seçimleri için şöyle demişti:

-Allah bir daha bana o geceyi yaşatmasın!

İktidar yanlısı devlet terörü giderek artıyor. Karadeniz’in sonundan bu gidişe bir karşı bir ses yükseldi:

-Hopa dedik!