Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri’nde -büyük bir terslik olmazsa- üçüncü kez iktidara gelecektir.
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, siyasi gözlemler, partilerin performansları ve ülkedeki genel hava bunu gösteriyor.
Bu avantajlara sahip bir partinin lideri olan Başbakan Tayyip Erdoğan neden bu kadar gergin, hırçın, sinirli, şiddetli ve hiddetlidir?
Bu sorunun altına sıralanan bütün olası yanıtların toplamı aynı noktayı işaret ediyor:
-Erdoğan tek başına bir iktidardan daha öte şeyler istiyor!
Parti içinde elde ettiği “tapınılan lider” konumunu ülkeyi kapsayacak hale gelmesi ilk akla gelendir.
Bütün işaretler bu yönde…
Artık eski Erdoğan yoktur.
Kendisine oy vermeyenlerin de Başbakanı olacağını söyledi günler çok gerilerde kalmıştır.
Göstermelik de olsa demokrasinin çoğulcu yapısı onu huzursuz ediyor.
Eleştirileri katiyen kabul etmiyor. Hatta insafsızlık olarak değerlendiriyor.
Erdoğan’a göre AKP’nin reformcu yanı görevini tamamlamış, ülke düzlüğe çıkmıştır. Artık iktidar partisi üzerinde bir asker-sivil bürokrasinin baskısı söz konusu olamaz. Bu tehlike geçmişte kaldı.
Kudretli generallerin yıldızları dökülüyor!
Bu yüzden AKP ve liderinin fren pedalı sökülüp atılmış, sadece gaz pedalının gücüyle son hızla doludizgin gidiyor. Slogan eski, içerik yeni:
-Durmak yok yola devam!
Erdoğan gözünü iyice karartmış görünüyor. Başkanlık sistemine geçiş için her yolu deneyeceğini açık olarak gösteriyor. Zaten partisi içinde ona karşı çıkacak bir kişi bulmak mümkün değil… Demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyen bir partide yönetime ve liderine karşı görüş belirtilmemesinde tuhaflık yok mudur?
Erdoğan bütün reformları kendileri için yaptı, bitirdi!
Arkada kalanlar için kapıları da kapattı.
Bu talihsiz gidişi, AKP dışında herkes görüyor. Bunca yıldır Erdoğan’ı her koşulda destekleyen Batı dünyasında peş peşe olumsuz yazıların yayınlanması eski moda alışkanlıkla “dış düşmanlar” kolaycılığıyla açıklanamaz.
Bir ülkedeki rejimi, çağdaş kılan o ülkedeki muhalefetin varlığıdır.
İktidar her rejimde vardır. Muhalefetin olmadığı rejimlerin nasıl olduğunu görmek için şöyle bir etrafımıza bakmak yeter de artar bile…
Mısır’da Hüsnü Mübarek başkandı… Ondan önce Enver Sedat başkanlık koltuğuna çakılı halde yönetti Mısır’ı… Suriye’de de başkanlık vardı. Irak’ta da…
Türkiye ise iyi-kötü birçok partili sistemi benimsemişti. Erdoğan şimdi onu değiştirmek istiyor. Kendisi başkan olacak!
Hatırlatmak gerekiyor:
-İktidar bir şeydir, muhalefet ise her şey!