Genelde zengin insanları pek sevmeyiz değil mi?
Hadi hadi saklamayın. Biraz kıskanırız, biraz güvenmeyiz onlara... Kısa zamanda köşeyi dönenlerin kul hakkı yediğini düşünürüz. Veya vergi kaçırdığını... "Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz" diye atasözümüz bile vardır. Oysa yüreğini ortaya koyup milyonlarca liralık kredilere göğüs geren, geleceğiyle kumar oynayan, hapse girmeyi göze alan insanlar vardır. Biz bu insanların cesur yüreğini kabul etmeyiz, etmek istemeyiz. Belki kendi başarısızlığımızı örtmek, kendimizden saklanmak için...

Çok güvendiğim, kefil olacağım pek çok varlıklı arkadaşım var. Kazandıkları her kuruş helal paradır. Kaç aileye de ekmek parası sağlarlar. Devletime milyarlarca lira vergi öderler, hayır kurumlarına binlerce lira bağışlarlar. Okul, cami, öğrenci yurdu yaptırtırlar ama bunu bir kez olsun söylemezler.

İşte bu yüzden diyorum ki ne olur gördüğünüz her zengin insanı, potansiyel kötü insan olarak görmeyin. Helalinden para kazanıp çok zengin olunacağını da kabul edin.

Çok kişi tanıyorum ama özellikle küçük işadamını seçtim. Küçük tezgâhtan, milyon dolarlara çevrilen çarkı yaratan iki müteşebbis ve çok çalışkan insan... İşte size iki örnek. Geçen hafta vefat eden bir Anadolu kaplanı Kazım Ayan'ı tanır mısınız? İstanbul'da 33 şubesi olan Pelit Pastaneleri'nin sahibi rahmetli Kazım Ayan gizli efsane idi. 82 yaşında hakkın rahmetine kavuşurken geriye hayırlı evlatlar bıraktı. Tepebaşı'nda bir pastanede 19 yıl çalışmış. Günün birinde küçük pasta ve çikolata atölyesini kurup üretime başlamış. Ama bu işe başlarken, en iyi pasta ve çikolatanın nasıl yapılacağını, ustalarından öğrendikten sonra... Yıllarca sabah 4.30'da işbaşı yapmış. Tatil, izin demeden çalışmış. Ve bir gün gelmiş... İstanbul'da bu işi asırlardır yapan Rum pastacıların ve Divan Pastanesi'nin saltanatını yıkmış.

Ben oğlu Selahattin Ayan'ı yaklaşık 30 yıldır tanıyorum. Aynen babası gibi güneş doğmadan işinin başında oluyor. Babasının çizdiği yoldan aynen yürüyor. Şimdi onlarca ülkeye pasta ve çikolata ihraç eden bir kurum olan Pelit'i yönetiyor. Bu kadar mütevazı, samimi ve inançlı bir insan olamaz. Selahattin Ayan pasta fabrikasında her gün en az 15 saat işçileriyle omuz omuza çalışıyor.

Bir başka örnek... Yanılmıyorsam İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na başvuran ilk et lokantası olan Günaydın'ın kurucu-ortağı Cüneyt Asan... Yaşam öyküsü çok ilginç... Adım adım, gece gündüz çalışarak bu noktaya geldi. 40 yıldır hiç değişmedi. Yine samimi ve güler yüzlü. Ve geçmişini hiç inkâr etmeyen bir insan. Cüneyt, Bostancı'da küçük bir kasaptan çıktığı uzun yolda yaklaşık 30 yıldır başarı ile yürüyor. Küçükyalı'da tren yolunun yanındaki küçük lokanta, Bostancı'ya taşınma derken, bugün İstinye Park'ın bile en havalı et lokantası Günaydın... Cüneyt Asan, Malkara'daki çiftlikte her gün kesilen hayvanlardan tutun, bütün lokantalara alınan her malzemeye bile vakıf bir kişi. Mutfaklar kontrolünde, müşterilerden kim nerede oturdu, kaç para hesap ödedi konusu bile saniyede ona ulaşıyor. Kaç Günaydın var inanın bilmiyorum. 30 yıl öncesinin Kasap Cüneyt'i bugün çok zengin olmuşsa bu çok normal değil mi? Ama her gece en az beş Günaydın'ı dolaşıyor ve sabah ancak yatağa giriyor Cüneyt...

Demek çalışarak da zengin olunuyor. Anadolu'da böyle aslan o kadar çok ki... Tanıdıkça, onları da size anlatacağım. Lütfen her zengin kişiye kötü gözle bakmayın, tanımadan kötü konuşmayın...