Selahaddin’de Necirvan Barzani’ye “Barış umudu var mı?” diye sordum. Barış için altından bir fırsat olduğunu vurgulayan Barzani, Erdoğan’ın yüzde 50 oy aldığını belirterek süreçle ilgili önerilerini sıraladı.
Irak Kürdistan Yönetimi’nin Mesud Barzani’den sonraki güçlü adamı olan ve ‘Kürt dosyası’nı elinde tutan Necirvan Barzani, Erdoğan’ın Kürt sorunuyla ilgili yaptıklarının inkâr edilemeyeceğini ancak daha yapılacak çok iş olduğunu belirtiyor. Ve ekliyor: Devlet tek başlı davranmalı, ‘PKK realitesi’ni artık görmeli!
ERBİL
Kandil Dağı’nın eteklerinde, bir derenin kıyısında, tek katlı bir köy evi. Cumartesi, 25 Haziran 2011. Kapıdan girince büyücek bir salon. Halı kaplı zemini minderler çevrelemiş. İçerisi serin, klima çalışıyor. Tavandan asılı televizyon açık, Roj TV’nin dağlardan yayını... Duvarda Apo’nun renkli resmi, PKK bayrakları...
Odanın bir köşesinde, halının üstünde üç dört yaşında bir oğlan çocuğu, yorganının altında öylesine güzel mışıl mışıl uyuyor ki.
Adı Mavdar.
Bizim gürültümüze uyanıyor. Gelip kucağıma oturuyor, yanağını uzatıyor. Fotoğraf için poz verirken Zagros’un uyarısıyla zafer işareti yapıyor.
Baba soruyor:
“En büyük düşman?..”
“TC’nin askeri!”
Soruyorum:
“Bu yaşta düşmanlık aşılamak... Barıştan hiç mi umudun yok?”
Anlatıyor Zagros:
“Bak Hasan Abi. Babamı 1994’te Doğubayazıt’ın Beşo köyünde öldürdüler. İki kardeşim dağda şehit oldu. Biri hâlâ dağda. Kürtlüğümüz inkâr edildi. Dilimizi öğrenmemiz bile yasaklandı. Şimdi gel de sen bu davaya sarılma?.. 10 yaşındaki oğlum PKK kampında, yaz okuluna gönderdim onu siyasi eğitim için... Ben de Mahmur Kampı’na geldiğimde 13 yaşındaydım, şimdi 33’e bastım.”
Sorunların ipuçları insan hikâyelerinde saklı...
Kürt sorunu nedir?
PKK neyin ürünüdür?
Dağdan nasıl inilir?
Yanıtların ipuçları hep bu insan hikâyelerinde saklıdır. Acı vardır, hüzün vardır bu hikâyelerde.
Ve bunları dinlemeden, biraz öğrenmeden veya yüreğinde hissetmeye çalışmadan sorunu anlaman mümkün olmaz.
Devletin hatası da budur. Devleti yönetenler, sorunun temelinde yatan bu ‘insani boyut’u Türk milliyetçiliğinden kaynaklanan bir inatla yıllar yılı reddettikleri içindir ki, bugün küçücük Mavdar poz verirken zafer işareti yapabiliyor; reddettikleri içindir ki, Mavdar’ın 10 yaşındaki abisi PKK’nın dağlardaki yaz okuluna gönderiliyor, siyasi eğitim için...
Zeki Şengali’nin hayat hikâyesi de farklı değil. 59 yaşında, Batman’ın Beşiri kazasından.
PKK’nın komutanlarından.
Ve KCK konsey üyesi.
Kandil’in eteklerindeki ceviz ağacının gölgesinde hep Murat Karayılan konuşmuş, o hiç ağzını açmamıştı.
Köy evinin avlusunda onu dinledim.
Oğlu dağda ölmüş,
kızı Hanover’de
siyaset bilimi okumuş,
ilkokul mezunu
bir PKK komutanı...
Zeki Şengali ilkokul mezunu. 17 yaşında abisiyle birlikte Almanya’ya işçi olarak gitmiş, Hanover’e yakın bir yerde çalışmış, demiryolu işçisi olarak.
1979’da sempati duymuş PKK’ya:
“Kürdistan’daki örgütlenmesinde ezilenleri esas aldığı için, ağa baskısına, jandarma baskısına isyan ettiği için 1987’de katıldım PKK’ya. Yedi çocuğum oldu, hepsi Hanover’de büyüdü, okudu. Bir oğlum 19 yaşında dağa gitti ve 1992’de 21 yaşındayken Mardin taraflarında şehit oldu. Ben de 1999’dan beri aralıksız dağdayım.”
Yanındaki sandalyede genç, güzel bir kız oturuyor Zeki Şengali’nin. “Büyük kızım, beni ziyarete geldi” diyor. Sürekli babasına sokuluyor. Babası da onunla gurur duyduğunu belli ediyor her haliyle, sözüyle:
“Hanover’de siyasal bilimler okudu, şimdi de doktorasını yapıyor.”
“O da babası gibi dağa çıkacak mı?”
“Şimdilik niyeti yok.”
“Nerde kalıyor kızın, senin ev de buralarda mı?”
Zeki Şengali gülüyor:
“Bizim yerimiz yurdumuz yoktur, dağda bir orada bir burada...”
Kızıyla Almanca sohbet ediyorum.
Soruyor:
“Barış umudu var mı?..”
Necirvan Barzani’ye göre barış için altından bir fırsat...
Barış umudu...
Kandil’de dolaşırken de, Erbil’e indikten sonra da hep aynı soruya muhatap olurum:
Barış umudu var mı?
Ben de bu soruyu önceki gün Selahaddin’de Necirvan Barzani’ye sordum.
Necirvan Barzani, Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’den sonra gelen güçlü adamı.
Mesud Barzani amcası oluyor. 1987’de kalp krizinden ölen babası İdris Barzani de yıllarını dağlarda geçirmiş çok önemli bir peşmerge komutanı.
Necirvan Bey aynı zamanda Irak Kürdistan Yönetimi’nde ‘Kürt dosyası’nı elinin altında tutan bir siyaset adamı...
28 Haziran 2011 Salı sabahı kendisiyle sohbet ederken aynen şöyle dedi:
“Barış için altından bir fırsat var.”
“Neden?”
“Çünkü Tayyip Erdoğan yüzde 50 oy alarak zaferle çıktı seçimlerden... BDP de çok başarılı... Meclis’e 36 milletvekili seçtirmek kolay iş mi?.. BDP’liler de bu sonuçtan mutlu olmalı... Ayrıca unutmayın, Öcalan’la da çok konuştu devlet bugüne kadar.”
Bütün bunların barış açısından iyi bir altyapı oluşturduğu, ‘birinci açılım’dan çıkarılacak derslerle de, yeni bir barış atılımı yapılabileceği kanısında Necirvan Bey.
Kendisinden edindiğim bazı izlenimler satırbaşlarıyla şöyle özetlenebilir:
(1) Artık Ankara’nın ‘PKK realitesi’ni görerek, bu realiteyi kabul ederek barışı planlaması...
(2) Ankara’da devletin çok değil, bugün artık ‘tek başlı’ davranması...
(3) Ve PKK’nın esas liderinin İmralı’da hapis bulunduğu gerçeğinin bir an bile gözden kaçırılmaması...
(4) Öcalan’ın ‘İmralı koşulları’nın barış kapısının açılmasındaki büyük önemine göre kısa vadeli adımlar atılması, orta ve uzun vadenin planlanması...
(5) Elbette Hatip Dicle’nin, KCK tutuklusu bağımsız milletvekillerinin durumu ve genel olarak KCK tutukluları konusunda ‘olumlu gelişmeler’ kaydedilmesi...
(6) 10 bin kişinin yaşadığı Mahmur Kampı’yla ilgili olarak bir ‘iyi niyet gösterisi’ yapılması...
(7) Ankara’ya PKK arasındaki ‘güven bunalımı’nı zamanla giderecek adımların mutlaka düşünülmesi...
Necirvan Barzani’ye sordum:
“Peki top şimdi hangi tarafta?”
Duraksamadan yanıtladı:
“Top şimdi Ankara’da! Barış açısından altından fırsatın kullanılması için başlangıç hamlesinin Ankara’dan gelmesi lazım.”
Necirvan Bey, sözü Erdoğan’a getiriyor:
“Şu inkâr edilemez. Başbakan Erdoğan Kürt sorunuyla ilgili olarak çok önemli işler yaptı. Büyük siyasi riskler alarak yaptı. Bunlar unutulamaz. Ama bitmedi, daha yapılacak çok iş var barış adına...”