Yazarımız Sıddık Bey, bal satmakta eğitim ister dedi, şimdi ise ikinci bölümünü yazdı sizler için.
Merhaba Sevgili okurlarım, bir önceki yazımızda ne demiştik, eğitim şart. Eğitimle bitmiyor bence sınav da şart ve sınavı geçemeyeni göreve getirmemek lazım. Çünkü bir şehirde yaşayan insanlar olarak, sonradan yapamadığını gördüğümüz kişiyi bir daha seçmeyiz olur biter. Yook o iş öyle değil sistem olarak öyle olsa bile bizim boşa geçen beş yılımız ne olacak, beş yıl dediğiniz ortalama 70 yıl yaşayan bir kişi beş yıl öyle kaybetti.
Bir beş yılda sonraki gelende boşa gitti, zaten ben oy verme yaşım gelemden benden öncekilerin seçtiği başarısız yöneticinin yönettiği şehirde yaşadım etti mi sana 15 yıl, kaldı 55 sene. Zaten bir insan okula başladıktan sonra 15 yılda eğitimi tamamlıyor, demek ki uzun bir zaman boşa gitti.
Neyse bu hesap işini boş verelim asıl konuya gelelim, bir önceki yazımızda bir hikaye vardı, onun gibi bir hikaye anlatayım bu konu ile ilgili, vakti zamanında şaka o kadar uzun zaman değil, bir tanıdığım vardı. Bilgisayar da bir oyun oynuyordu. Oyunun adı simcity sabahlara kadar oynuyor, hep zarar ediyor yani kaybediyor ve gözleri balon gibi oluyordu. Naçizane biraz fikir verdim, bir müddet sonra başardığını ve kazanmaya başladığını söyledi.
Şimdi bu oyunun mantığından bahsedeyim, "SimCity" bir şehir simülasyonu oyunudur. Oyuncular, kendi sanal şehirlerini inşa etmek, geliştirmek ve yönetmekle görevlidirler. Oyunun temel mantığı, oyuncuların ekonomik, sosyal ve altyapısal faktörleri dengelemeleri ve şehirlerini başarılı bir şekilde büyütmeleridir. Nasıl da bizim hep değindiğimiz konuları içeriyor değil mi?
Neyse oyuncular, bir şehir belediye başkanı olarak, yollar, konutlar, ticaret alanları, endüstriyel bölgeler, kamu hizmetleri ve parklar gibi şehir altyapısını planlar ve inşa ederler. Ayrıca, nüfusun mutluluğunu ve refahını artırmak için güvenlik, eğitim, sağlık hizmetleri gibi kamu hizmetlerini yönetirler. Aynı yerel yönetimlerde olduğu gibi, hem de birebir diyebiliriz.
Oyunun amacı, bir şehrin sürdürülebilir büyümesini ve gelişmesini sağlamaktır. Oyuncular, kaynakları etkili bir şekilde kullanarak, trafik sıkışıklığını azaltmalı, su ve elektrik teminini sağlamalı, çevresel faktörlere dikkat etmeli ve şehrin ekonomik refahını artırmak için endüstriyel ve ticari faaliyetleri dengelemelidirler.
"SimCity"nin mantığı, oyuncuların şehir planlaması ve yönetimi becerilerini kullanarak dengeli, sürdürülebilir ve refahı yüksek bir şehir inşa etmelerine dayanır. Ama en önemli faktörlerden birisi yani kesinlikle dikkat edilmesi gereken konulardan birisi diyelim. Tarım arazileri ve sanayi alanları ayırt edilmeli.
Kesinlikle tarım arazisine fabrika yapmamalı, sanayi bölgesinde de tarım yapmamalısınız, neyse oyun bu şekilde sanırım iyi anlaşılmıştır. Yerel yönetimlerde yöneticilik yapacak olanları, aynı esnaflar da olduğu gibi eğitimden geçirmeli ve sınavda başarılı olurlarsa, yöneticilik belgesi verilerek seçime gidilmeli, yoksa olan bize oluyor. Bakınız örnek Alanya, eskiden bir tarım şehri idi. Şimdi ise topraktan marul yerine bina fışkırıyor.
Aday olacak kişileri bir kampa almak gerekir ve belirlenen bir zamanda, bunu uzmanları daha iyi bilir (oyunu oynayanlar) artık 3 ay mı, 5 ay mı bir zaman diliminde oynamalılar ve oyunda başarılı olanların seçime girmesi gerekir.
Bu seçimi kazananlarda bir şehri nasıl iyi bir şekilde yönetebileceklerini bilerek göreve gelecekler ve bizlerin de yılları boşa gitmeyecektir. Ben olsam, yani hedefi büyük tuttum, şöyle demek daha doğru olacak, ben Cumhurbaşkanı olsam böyle yaparım. Eğer kendileri illa ki evet eğitim istiyoruz derler ise, Harvard üniversitesinde yeni seçilen belediye başkanları, geçiş süreçlerinde veya görevde ki ilk yıllarında başarılı olabilmeleri için 100 günlük seminerler düzenleniyor, isterlerse katılabilirler, çok geç sayılmaz.
Üst düzey yönetici eğitimi genel koordinatörü olan, Joao Vitor Domingues, Belediye başkanlarının eğitim proğramına katılmasının zorunlu olmasını vurgulamakta ve yerel toplulukların faydaları ve daha iyi kamu politikaları uygulamaları için bu dersleri almaları gerektiğini savunuyor ben ise, daha seçilmeden olmasını ve tekrar ediyorum sınavı geçerlerse seçime katılmalarını savunuyorum.
Ama bizimkiler herşeyi bilir zaten gerek yok, üstelik te onların yönetim sistemi bize uymaz, bizde detay çok, kayırmalar vb. diyeyim siz gerisini anlayın.
Sonuç olarak, ben öyle veya böyle kararımda ısrarcıyım ve eğitilmeleri ve sınavı geçtikleri takdirde seçime girmeleri taraftarıyım.
Siz ne düşünüyorsunuz bilemiyorum.. Kalın Sağlıcakla..