Yazarımız Burcu Erdoğan yeni yazısında öğrencilerin sınav koşuşturmasına vurgu yaparak, Kendi hayallerimiz mi yoksa çocuklarımızın hayalleri mi daha önemlidir dedi.

Hayatın karmaşasında, ebeveynlik denen kutsal görev, bizi sık sık önemli bir sınavın ortasına koyar: Kendi hayallerimiz mi yoksa çocuklarımızın hayalleri mi daha önemlidir? Çocuklarımızın kendi yollarını çizme isteği ile bizim onlar için kurduğumuz hayaller arasındaki bu dengeyi bulmak, duygusal bir yolculuk gerektirir.

Kendi hayal kırıklıklarımızı çocuklarımıza yüklemek mi yoksa onların içindeki tutkuyu keşfetmelerine izin vermek mi doğru olandır? Bu sorular, özellikle sınav sonuçlarının açıklandığı bu dönemde, daha da karmaşık hale geliyor.

Son günlerde Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçları açıklandı, öğrenciler ve aileler üniversite sınav sonuçlarını beklerken endişe dolu günler geçiriyor. Bu sınavlar, gençlerin hayatlarının dönüm noktası olarak görülse de, aslında onların geleceğini şekillendiren tek etken değildir.  

Çok sevdiğim bir arkadaşımın kızı ile arasında yaşanan hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.. 

Elif, küçüklüğünden beri bisiklet sürmeyi ve yarışlarda birinci gelmeyi hayal ederdi. Parkta rüzgarı yüzünde hissetmek, onun en büyük mutluluğuydu. Annesi Ayşe ise Elif’in mühendis olmasını istiyordu; onun için parlak bir gelecek hayal ediyordu. Bir gün Elif, büyük bir cesaretle annesine yarışçı olmak istediğini söyledi. Ayşe, bu istek karşısında önce şaşırdı ve endişelendi, ancak Elif’in azmi karşısında düşünceleri değişmeye başladı. Elif, komşusunun eski bisikletiyle gizlice antrenman yaparken gözlerindeki o parıltıyı fark eden Ayşe, kızının kendi hayalini gerçekleştirme arzusunu daha fazla görmezden gelemedi. Ertesi gün, Ayşe Elif’e bir yarış bisikleti aldı ve ona, “Senin hayalin benim için çok değerli. Hayalinin peşinden git, rüzgarı hisset,” dedi. Bu küçük jest, Elif’in hayatını değiştirdi. Yıllar sonra Elif, ulusal yarışlarda şampiyon olurken her yarış öncesi annesine bakar ve onun desteğiyle bu noktaya geldiğini hatırlardı.

Bu hikaye, sınavların açıklandığı dönemde, ebeveyn olarak çocuklarımızın hayallerine nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda bize ışık tutuyor. LGS ve üniversite sınavı, gençlerin önlerinde bir kapı açsa da, onların gerçek potansiyelleri ve tutkuları, bu sınavların ötesindedir. Çocuklarımızın hayalleri, onların kalbindeki ateşi yansıtır. Bu ateşi körüklemek, onların gerçek benliklerini bulmalarına ve kendi yollarını çizmelerine yardımcı olur.

Çocuğunuz LGS’de istediği sonucu alamadı mı? Belki de bu, onların gerçek tutkusunu keşfetmesi için bir fırsattır. Ebeveyn olarak, sınav sonuçlarından bağımsız olarak, çocuklarımızın tutkularına inanmamız ve onların hayallerini desteklememiz, onlara verebileceğimiz en büyük hediyedir.

Ebeveynlik, fedakarlık ve sevgi üzerine kuruludur. Kendi hayallerimizi çocuklarımıza dayatmak yerine, onların içindeki ışığı görüp desteklemek, gerçek başarıyı ve mutluluğu getirecektir. Çocuklarımızın hayalleri, kendi hikayelerini yazacakları sayfalardır. Onların yanında durup, rüzgara karşı pedal çevirmelerine cesaret vermek, onların hayatlarının en büyük başarılarına giden yolu açacaktır.

Unutmayalım ki, sınav sonuçları bir kapıyı kapatırken diğerini açabilir. Önemli olan, çocuklarımızın hayallerini onurlandırmak ve onların kendi yollarını çizmelerine izin vermektir. Çünkü nihayetinde, gerçek başarı, onların kalbindeki tutkuyu keşfetmekte ve bu tutkuyla dolu bir hayat sürmekte yatar. 

Sağlıcakla...