Son günlerde Türkiye'de futbolseverleri ve kamuoyunu derinden etkileyen bir gelişme yaşandı: Fenerbahçe-Galatasaray maçının Suudi Arabistan'da oynanması için yapılan ön protokolde anlaşmalar yapılmış olmasına rağmen, Takımların ek taleplerle maça çıkmama kararı almış olmaları. Ancak, bu kararın ardında gizli bir ajanda olup olmadığı ve Türkiye'de Arapları kötü göstermek amacını taşıyıp taşımadığı tartışmalı bir konu haline geldi.
Hatta, ek talep olarak Maçtan önce kulüpler ile TFF arasında yapılan toplantıda maça Galatasaray Atatürk'ün 'Ne mutlu Türk'üm diyene', Fenerbahçe ise 'Yurtta sulh Cihanda sulh' sözlerinin bulunduğu pankartla çıkmak istedi. Ayrıca iki takım karşılaşmaya üzerinde Atatürk fotoğrafı bulunan tişörtlerle çıkmayı talep ettiği, bu işin arkasında isal’in olduğu bile iddia edildi. Ama iddia edildiği gibi Suudi Arabistan’ın Türk bayrağı ve istiklal marşına karşı çıktığı şeklinde olmadığı anlaşıldı ve bunların önceden konuşulup anlaşmaya bağlandığı ve anlaşma dışında sahaya ek talep olarak tişört ve yazılar ile çıkılmasının kabul edilmediği anlaşıldı. Çünkü anlaşma dışında bunu hiçbir yerde yapılamayacak bir şey olduğunu, bırakın Suudi Arabistan da, herhangi bir Avrupa ilkesinde de yapılamayacağı anlaşıldı.
Öncelikle, bu tür olayların özellikle uluslararası alanda politik amaçlar taşıyıp taşımadığını anlamak için dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Futbol kulüplerinin ek taleplerle maça çıkmama kararı, sporun bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine uygun bir durum olmayabilir. Ancak, bu durumu bir provokasyon olarak değerlendirmek ve arkasında İsail'in olduğunu iddia etmek için somut delillerin olması gerekmektedir.
Suudi Arabistan'da yaşanan bu olayın, Türkiye'de Arapları kötü göstermek veya İsail'in Filistin politikasını desteklememizi engellemek amacı taşıdığı iddiası ciddi bir konudur. Ancak, bu tür iddiaların ortaya atılması, doğru bilgilerle desteklenmelidir. Şu ana kadar elimizde bu konuda net ve kesin deliller olmadığı için, bu tür iddiaları ortaya atarken dikkatli olmalıyız.
Ayrıca, sporun siyasetten bağımsız olması ve futbol maçlarının sadece sporun ruhuna hizmet etmesi gerektiği unutulmamalıdır. Her ne olursa olsun, bu tür olayları manipülasyon amacıyla kullanmak, sorunları çözmek yerine daha da derinleştirebilir.
Sonuç olarak, Suudi Arabistan'daki Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla ilgili yaşanan bu olayların gerçek nedenlerini anlamak için detaylı bir soruşturma yapılması önemlidir. Ancak, bu süreçte spekülasyonlardan kaçınılmalı ve objektif, güvenilir bilgilere dayanarak değerlendirmeler yapılmalıdır. Sporun birleştirici gücünü korumak, taraflar arasındaki gerilimi artırmak yerine çözüm odaklı adımlar atılmalıdır.