Yazarımız Sıddık Bey yaklaşan seçimler için adayların reklam tanıtım çalışmalarına ilişkin düşüncelerini yansıttı ve önerilerde bulundu.
İstanbul Seçimleri ve Reklam Politikalarının Gerçekliği
31 Mart seçimleri yaklaşırken, İstanbul'da siyasi atmosfer giderek ısınmaya başladı. Ancak bu kez, seçmenlerin dikkatini çeken bir durum var: mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yeniden aday olması, yani aday olacağı belliydi ama İstanbul halkının birçoğu, İmamoğlu'nun yönetiminden memnun olmadığını belirtiyor ve belediyenin hizmetlerinden tatmin olmadıklarını ifade ediyorlar. Ancak İmamoğlu'nun reklam kampanyalarında sunulan hizmetlerle ilgili mesajlarına baktığımızda, İstanbul'un gerçekten de iyi yönetildiği izlenimi verilmeye çalışılıyor. Bu çelişki, İstanbul seçimlerinin ve reklam politikalarının gerçeklikle nasıl ilişkilendiğini sorgulamamıza neden oluyor.
Burada sormamız gereken anahtar Soru: Reklamlara inanıp, gerçeklikten ne kadar uzaklaşıyoruz?
İstanbul'un Gerçek Durumu: İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en karmaşık şehirlerinden biri olarak, yönetimsel açıdan büyük bir meydan okuma sunmaktadır. Trafik, altyapı, çevre kirliliği gibi sorunlar, İstanbul halkının günlük yaşamını derinden etkilemektedir. Bununla birlikte, son yıllarda belediye başkanı eksiklikleri (Cumhur başkanlığı yardımcılığı, tatiller vs.)ve politik tartışmalar nedeniyle, İstanbul'un yönetiminde istikrarlı bir süreç görmek oldukça zor olmuştur. Bu da hizmetlerin etkin bir şekilde sunulmasını engellemiştir.
Ekrem İmamoğlu'nun Dönemi: Ekrem İmamoğlu'nun belediye başkanı olarak göreve başlamasından bu yana, birçok vaatte bulundu ve şehre yönelik iyileştirmeler yapacağını vadetti. Ancak, İstanbul'daki gerçek durumun, halkın beklentilerini karşılayacak şekilde ilerlemediği görülmektedir. Trafik sorunları hala çözüme kavuşmamış, altyapı eksiklikleri devam etmekte ve şehir genelinde hizmet kalitesi istenilen düzeyde değil.
Reklam Kampanyalarının Gerçeklikle İlişkisi: İmamoğlu'nun reklam kampanyaları, hizmetlerin sunulduğu gerçekliğinden oldukça farklı bir İstanbul portresi sunmaktadır. Bu reklamlar, şehirde yapılanları övmekte, ancak sokaklarda ve mahallelerde yaşayan insanların deneyimlediği günlük sorunları göz ardı etmektedir. Bu durum, seçmenler arasında bir güven bunalımına neden olabilir çünkü vaat edilenlerle gerçekte yaşananlar arasında büyük bir uyumsuzluk vardır.
Sonuç olarak: İstanbul seçimleri, halkın gerçek ihtiyaçlarını ve beklentilerini yansıtmalıdır. Ancak, reklam kampanyalarının gerçeklikten uzaklaşması, seçmenlerin doğru kararlar vermelerini engelleyebilir. İstanbul'un karmaşıklığı ve büyüklüğü, yönetimde sürekli bir gelişme ve iyileştirme gerektirir. Bu nedenle, seçim sürecinde adayların gerçekçi ve doğru bilgilere dayalı politikalar sunması önemlidir. Seçmenlerin, reklamlara değil, gerçeklikle uyumlu vaatler ve somut adımlar sunan adaylara oy vermeleri, şehrin geleceği açısından kritik önem taşımaktadır.