Yazarımız Sıddık Bey, Bu yazısında yine halkın merak ettiği konulara değindi, atasözlerinden örnekler verdi.
Merhaba Sevgili Okurlarım,
Seçime sadece 2 gün kaldı ve artık Pazartesi, hatta Pazar akşamı bu çalışmaların sonuçlarını göreceğiz. Kavgalar, gürültüler, çekememezlikler, kıskançlıklar hepsi bitecek ve herkes normal hayata dönecek, şükür. Ama, işin bir de aması var ki artık sorgulamalar var. Bu seçim dönemi boyunca belediye başkan adayları milyonlarca bütçe ile yarıştılar. Resmen paralar su gibi aktı, sadece Alanya'da değil birçok yerde bunlara halk şahit oldu.
Parantez açalım, sonra devam edelim. Soru şu: Acaba bir belediye başkan adayı, "Ben bu kadar bütçe ayırıyorum ve bu bütçeyi kazandığım takdirde şehrimin projeleri için harcayacağım." deyip evrakını da kaymakama teslim etseydi, yedi emin olarak, acaba seçimi kazanabilir miydi? Merak ettim.
Neyse, yine Alanya ilçesinden konuya girelim. Bazı adayların yaklaşık 200 ile 300 milyon civarı bütçe ayırdığı konuşuluyor, bunlar çok ciddi rakamlar gerçekten. Bu da doğal olarak insanlarda merak uyandırıyor, şaşkınlık yaratıyor, tabiri caizse dudak uçuklatıyor. Adaylar seçim öncesi mal varlıklarını açıklıyorlar ve bakıyorsunuz çok da bir mal varlıkları gözükmüyor, ama harcanan paralar çok fazla, alınacak maaşlar da belli. Neden adaylar bu kadar çok para harcıyorlar? Bir bunu sorgulamalı bir de bu paraların kaynağı araştırılmalı.
Harcanan bu paraların finansman kaynağı sorgulanmalı ve nerden geldiği araştırılmalı. Bakınız, kaynak haberler, balya balya paralar sayılırken görüntüler ortaya çıkıyor, özellikle İstanbul'da biliyorsunuz, kuleler yapıldı. Eğer bu paralar, başkan maaşlarından kazanılan paralar değilse ve açıkladıkları mal varlıkları da halihazırda çok olmayıp seçim için harcamadıklarına göre, nereden geliyor? ABD’de olduğu gibi sadece bağışlar ile bu mümkün değil. Bağış ise, bu bağışçılar kimler, neden bu kadar büyük bütçeli bağışlar yaptılar, karşılığında ne isteyecekler, hepsini merak ediyor halk tabi ki.
Hafazanallah, bu bağış yada bağışçı finansör nasıl söylenirse terör örgütleri yada farklı gruplar, yabancı ülkeler herkes olabilir. Bu sebeple bu finansman kaynakları sorgulanmalı. Olur ya basar adam parayı ve o kişiyi oraya getirir, ondan sonra bir bakmışsınız belediye ihaleleri terör örgütlerine ve benzeri yerlere peşkeş çekilmiş. Olmaz demeyin, her şey olabilir.
Sonuç olarak, bu seçim sistemi de yanlış. Yani harcamalar açısından buna bir sınırlama getirilmesi lazım. Yazık günah, daha önce defalarca işledik bu konuyu, çevre kirliliğinden tutunda, kullanılan malzemelerin dışardan temin edildiğine kadar anlattık. Bir de adaylar çıkıp bunun yanlış olduğunu söylüyorlar, ama bunu söylerken bakıyorsunuz hem adayımız asmadık yer bırakmamış, hem de iki gün kala bile gidip başka bir adayın önünü kapatmak için özellikle önüne kocaman romörk çekip kaplattırmış. Bunları da gördük. Bu kadarına da olmaz demek lazım, seçimin de bir nezaketi olması lazım.
Hem gülerim hem ağlarım misali, hem çevre kirliliği diyeceğim hem de hala asamaya, engellemeye devam edeceğim. Bir sürü atasözümüz var, biliyorsunuz. “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”, “tencere dibin kara seninki benden kara”, “altı kaval üstü şişhane”, “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” gibi.
Neden halk bunları merak etti dersiniz? Malum, seçim bitti, sorular kaldı, yada sel gitti kumu kaldı, diyerek yine bir atasözü ile bitirelim.
Sağlıcakla Kalın.