Allah hepimize sabır versin havalar öyle sıcak ki insan nefes almakta bile güçlük çekiyor.Haydi bizler yine iyiyiz ya aynı hayatı dünyayı paylaştığımız diğer canlılar. Evlerimizin kapılarımızın önüne devamlı taze su koyalım, onlar bu dünyada Allahın bize emanet ettiği dilsiz kullarıdır.
Çok değişik bir milletiz vesselam, Diğer ülkelerde bir dostu, arkadaşı veya ülkesinin bir vatandaşı toplum yararına veya kendini geliştirme bakımından bir ilerleme kaydetse herkes ona saygı duyar ve mutlu olur. Bizde ise tam tersi kim bulunduğu yerden bir milim ileri hareket etse başlar homurtular eleştirel dedikodular ve aşağı çekme çabaları.
Şimdi bana kızanlara ya bir uçak yolculuğunda bile Pilot uçağı varacağı yere indirdiği an teker piste iner inmez tüm yolcular hep birlikten pilotu takdir etme göstergesi olarak alkışlarlar, Aynı işlem bizim ülkemizde olunca hiçbir takdir olmadığı gibi, sert indirdi ,sarstı diye homurdanırlar. 
Bunlar basit şeyler esasında ,Ama gerçek şu ki bu coğrafyada kim güzel bir başarı yakalasa hemen onu indirme çabası başlar zarar kime hepimize,  
Vecihi HÜRKUŞ ilk Türk pilottur, Cumhuriyetin ilk yıllarında kendi imkanları ile uçak üretim tesisi kurmuş üretmiş ama bu ülkede uçurmak için ruhsat alamamış, Yılmamış ürettiği uçağı parçalamış trenle yanılmıyorsam polonyaya götürüp orada ruhsatlandırmış ve ithalat bile yapmış. Ama el birliği ile fabrikası kapatılmış bu ülkede uçması yasaklanmıştır. Bizlerinde zihnine film karakteri ile Salak Vecihi diye işlenmiştir.
Nuri KİLLİGİL Osmanlının kudretli komutanlarından, yine Cumhuriyet tarihinin girişimci silah ve mühimmat fabrikası kuranlarından, Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizi savunma konusunda dışa bağımlılıktan kurtarma girişimleri ilk önce fabrikasının kapatılması için baskı direnince fabrikasında bir yangın ve yangın alanında vurulmuş halde bulundu(1949)
Şakir ZÜMRE; Yine Cumhuriyet tarihinin ilk savunma sanayi üreticilerinden, fabrikası zorla çalışmaz hale getirtildi o da soba üretmeye geçti sıhhat buldu.
Nuri DEMİRAĞ; diğerlerine benzer bir hikaye, İspanya, İran ve Irak'tan alınan siparişlerle bağlantısı yapılmış ve imal edilmiş uçakların ihracı engellendi. Yurt içi ve yurt dışından sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapandı. Beşiktaş'taki uçak fabrikası ile Yeşilköy'deki Gök Okulu, 1944 yılında dönümü 15 lira üzerinden kamulaştırıldı.
Öyle zamanlarımız oldu siyasilerimizde bizim bu haleti ruhiyemizden nasibini aldı, Yunan ordusunun denize dökülmesi bir zamanlar bayram olarak kutlanırken, ismini zikretmeyeceğim bir Bakan Türk- Yunan ilişkilerine zarar veriyor sebebi ile O bayramı kaldırtmış yine aynı bakan meclis kürsüsünde 1940 lı yılların sonunda ilk Kıbrıs sorunu üzerine yapılan konuşmada Kıbrıs Türkiyenin sorunu değildir diyerek oradaki soydaş ve dindaş larımıza sırtını dönmüştür.
Neyseki her gelen onun gibi olmamış ardından gelen dış işleri bakanımız Fatin Rüştü ZORLU Kıbrıs sorununa önem vermiş Yunanistan- İngiltere-Türkiye devletlerini masaya oturtup garantörlük anlaşması imzalamış Kıbrıs Türkünü Türkiyenin koruması altına almıştır.1974 Yılında Türkiye Kıbrıs adasına bu anlaşmanın hukuki hakkı ile girmiş uluslaraarası arenada kabul görmüştü, Ama herzaman olduğu gibi ne yazıkki bunu Fatin Rüştü zorlu göremedi çünkü 1960 ta kendisini Bu devlet ASMIŞTI.
Yıl 1973 ü gösterdiğinde Süleyman DEMİREL Başbakanken gelişen dünyada ülkemizde gerk diye 1, Boğaz köprüsünün inşaasına karar verip temeli atarken Bülent ECEVİT devletin parasını zenginlere peşkeş çekiyor diye proboganda yapıp ülkeyi savaş alanına çevirmişti, Hırsızlıkl ve yolsuzlukla suçlanan Demirel yönetimden indirilip yerine Ecevit geçip bir ay sonra boğaz köprüsünü törenle açmıştı.8İddialara göre Marmaray ın da projesini o çizmiş)
Ya günümüzde Sosyal medyaya bakıyorum, Dünyanın başka ülkesinde olsa ipeklere sarılıp uyuması sağlanacak Selçuk BAYRAKTAR a demediklerini bırakmıyor hakaretler havada uçuşuyor. 
Çokda uzatmak istemiyorum dedim ya hava sıcak birde bu konular beynim yanıyor. Bizi anlatan bir fıkra ile son vereyim.

Dünyadaki önemli bilim adamları toplumların olaylara yaklaşımı ile ilgili bir deney yapmak istemişler, Bunun için bir Fransız- bir Alman- bir de Türk denek birer odaya konulmuş odada bir ütü masası ,bir kırışık gömlek birde afeti devran bayan var, girenlerden istek gömlek ütülenecek kadınla aşk yapılacak, 
Fransız odaya girmiş ilk önce kadınla ateşli bir seks yapıp arkasından gömleği ütületmiş,
Alman ilk önce gömleği güzelce ütületip kontrol etmiş sonra kadınla seks yapmış
Türk girmiş masayı koymuş kadına vermiş  gömleği kadın gömleği ütülerken geçmiş arkasına kadın bir yandan ütü yaparken bizimki işi deviriyormuş.
Dışarı çıktıklarında sormuşlar Fransıza neden ? Demiş ki Biz Fransızlarda ilk önce AŞK gelir aşk olmadan iş yapılmaz.
Almana sormuşlar Biz Almanlar disiplini severiz ilk önce iş ve işin kalitesi gelir ondan sonra aşk demiş.
Bizim Türke sormuşlar cevap net “ Kusura bakmayın, Bizde çalışanı si...rler”
Fıkrada olsa bizi anlatıyor. Sürçül lisan eylediysem affola.
Selam ve dua ile