Birkaç ay önce kutsal topraklara gitmek nasip oldu. Orada hissettiğim ve yaşadığım tecrübeleri olabildiğince anlatmak istiyorum. Belki biraz geç oldu ama olsun; Ramazan ayını bekliyordum belki de.
Umre görevimi yerine getirirken yeni bir kültürü tanımanın ve canlı bir tarihi görmenin tadı inanılmazdı. Sadece Arap kültürünü görmedim orada, Dünya’nın dört bir yanından kitleler halinde gelen insanların kültürlerini de az da olsa tanıma fırsatım oldu. Fakat asıl kültür cümbüşünün olduğu dönem Hac dönemiymiş; gitmek nasip olur inşallah.
Hira mağarasına gitmek nasip olmadı maalesef. Bunun gibi bir iki önemli yeri görmeden gelince geri gitmek için iyi bir bahane oluyor. Ama Umre veya Hac için kutsal topraklara gidenler muhakkak Medine’ye gitsin. Uhud dağının tepesinde, sadece geceleri gizlice gidebileceğiniz bir mekân var. Hz. Muhammed’in savaşı kaybetmeye başlayıp da geri çekilip saklandığı bir mağara deliği var. Çıkması zor değil ama inmesi biraz sıkıntılı bir yer. Oraya çıktığınızda mükemmel bir koku ve nereden geldiği belli olmayan bir aydınlanma ile karşı karşıya kalacaksınız. Bence harika bir yer. Koku; güle benziyor ama tam gül değil. Hz. Muhammed’in kokusu olduğu söyleniyor. Bu kokuyu duymak istersiniz, güvenin bana. Neden yasaklanmış oraya çıkmak bilmiyorum ama hemen eteklerinde gecekondular var. Sebep insanların yaşama alanında olmasından kaynaklanabilir. Sürüler halinde hacıların oraya gelmesi orada yaşayanlar için sıkıntı oluşturacak bir durum olur çünkü. Gitmek isteyenler gece bir vasıta ile gizlice gidecekler ve yine aynı şekilde gelecekler. Yakalanırsanız size bir şey olmaz ama sizi oraya götüren şoförün başı az biraz derde girer.
Umre’de en sevdiğim şeylerden biri de insanların nasıl ibadet edeceklerine karışılmaması. Namaz başında tekbir getiren bazı kadınların erkekler gibi tekbir getirdiğini gördüm. Ben böyle yapmak istediğimde olmaz cevabını almıştım, çok sinir oldum bakın şimdi. Veya başka farklı şekilde tekbirler… Herkes rahatça ibadetini istediği şekilde yapıyordu. Normalde olsa herkes bin bir kere burnunu sokardı. Bunu görmek harikaydı! Çünkü insanların sürekli olarak en iyisini bildiğini iddia edip müdahale etmesi hoş bir şey değil. İbadet sırasında çok fazla küçük ayrıntılara takıldığımızı düşünüyorum. Bu yüzden de bütünü kaçırıyoruz.
Eh, orada sinirime giden şeyler olmadı da değil. Fakat görmezden gelinebilecek şeyler. Hacc ve Umre tamamen sabır işi gerektiren bir görev. Sabırlı değilsen de oluyorsunuz zaten; olmak zorundasınız! Turistlik ziyarete değil, ibadete gittiğiniz için tek amacınız ve göreceğiniz şey de bunlarla ilgili olmalı. Zaten gidip de bir daha gitmek isteyen insanlar ziyaretin amacını ve tadını alanlar, alamayanlara yazık, ne için gittiklerini bilmiyorlardır.
Sonuç mu? Bence harika bir tecrübe ve daha fazlasını istiyorum. Nasip, kısmet tabii.