12 Haziran 2011’de yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimleri için partiler aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu'na sundu. 18 partinin katılacağı seçimde Ak Parti'den 333 milletvekilinden 167’si yer almazken, CHP'de 101 milletvekilinden 75'i saf dışı bırakıldı. MHP de ise 26 vekil silindi.
Ak Parti milletvekillerinin yarısı yer almazken Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın dışında tüm ağır topların sadece yerleri değiştirildi.
Ak Parti'de En çok dikkat çekenlerden eski futbolcu Hakan Şükür, gazeteci Şamil Tayyar ve Alparslan Türkeş'in oğlunun listeye girmeleri oldu.
Eski genel başkan yardımcıları Dengir Mir Mehmet Fırat ve Edibe Sözen, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül listeye giremezken, sanatçı İbrahim Tatlıses'in listeye girmesi kesin gözüyle bakılırken Tatlıses'de listeye giremeyen adaylar arasında yer aldı.
CHP'de ise listenin açıklanması tam bir deprem etkisi yarattı. Baykal ekibinin ağır toplarının diskalifiye edildiği listede sadece eski genel başkan Deniz Baykal listeye girebildi.
Ergenekon sanıklarının milletvekili adayı olması en çok CHP'lilerin tepkisini çekti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne kadarda ''aday göstermemizin nedeni Ergenekon davasıyla alakalı değildir'' dese de kamuoyu pek ikna olmuş değil.
MHP'de ise baraj korkusu halen devam etmekte. En rahat liste hazırlayan parti olan MHP'de ki krizin baş mimarı Balyoz sanığı Emekli Korgeneral Engin Alan’dır.
MHP'nin önde gelenlerinden bazıları Engin Alan'a sahip çıkmalarının nedeninin sembolik anlamı olduğunu ifade ediyorlar. Türk Özel Kuvvetlerinin içinde yetişmiş teğmenliğinden beri PKK ile mücadele ederek çok az şehit ve gazi vermiş çok başarılı bir komutan olduğunu, dolayısıyla milletvekili adaylığına sadece saygı duyulması gerektiğini savunuyorlar.
Fakat unutulmamalıdır ki Engin Alan, Özel Kuvvetlerdeki görevi dolayısıyla değil, İstanbul'daki 1. Ordu komutanlığı görevi esnasında Balyoz darbe planına eşlik etmekten dolayı yargılanmaktadır.
Kamuoyundaki ortak görüş şudur. Kimse PKK ile mücadele etti diye bunu millete dayatıp bunun karşılığında milletin hukukuna tecavüz etme hakkına sahip değildir.
Son olarak Türkiye'de, Atatürk’ü bir maske, milliyetçiliği bir maske, terörle mücadele etmeyi bir maske olarak kullanarak ve bir takım doğruların arkasına saklanarak herkes yaptığı bir yanlışı meşrulaştırmaya çalışamaz.
Umarım genel seçimler vatan ve milletimiz için hayırlı olur. Son söz tabi ki özgür iradesiyle oy verecek halkın.