Geçen gün bir konu hakkında münakaşa ediyorduk. Küreleşme denen olay hakkında. Birçok arkadaşım küreleşmenin tüm dünya milletlerinin ortaklaşa yaptığı bir çalışma olduğunu söylediler. Bu kısma katılmamak elde değil lakin daha sonrasında bu küreleşme denen olayın Amerika ve Avrupa ülkelerinin tekelinde olduğunu söylediler. Dayanakları da bu ülkelerde tüm dünyadan milletlerin vatandaşlarının bulunması. Bu dayanak teori de doğru olabilir ama pratikte yanlıştır. Çünkü başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkeleri kendi ülkesindeki vatandaşları kullanıyor. Özellikle de Amerika küreselleşme olayını emperyalist emelleri için kullanıyor. Misal; Amerika’da birçok üst düzeyde Türkler vardır. Amerika onların Türk olduklarını inkâr etmiyor hatta bu olayı şirketlerde kullanıyor ama iş başka bir boyuta gelince onların Amerikan vatandaşı olduğunu lanse ediyor. Yani kısacası kendi işine geleni uyguluyor.
Dikkat edin bundan birkaç yıl önce sürekli Dünya milletlerini tek bir karede el ele birçok fotoğraflar görürdük. Lakin son yıllarda bu kareleri görmez olduk. Neden? Çünkü olay Amerika tekelinden çıktı. Tam anlamıyla küreselleşme oldu fakat bu birilerinin işine gelmedi. Önceden her şeyi Amerika bilir eder anlayışı vardı fakat bu küreselleşmenin tam anlamıyla yerine getirilip Amerika tekelinden çıkması ile bu anlayış da yıkıldı. Misal; Amerika’nın Irak ve Afganistan işgalleri. Neden kimse ses çıkarmıyordu? Çünkü Amerika her şeyi doğru yapar anlayışı vardı. Bu da küreselleşmenin Amerika tekelinde iken Amerika’ya verdiği güçten kaynaklanıyordu.
Dünya yavaş yavaş bu yanlışın farkına vardığından Amerika politika değiştirmiştir mesela. Obama’nın yaptıkları. Doğu’ya ağırlık vermeler. Bunlar Amerika’nın tekrar gücü eline alma girişimleridir. Çünkü küreselleşme Amerika tekelinden çıkarak çeşitli ülkelere dağıldı. Aslında küreselleşme tüm dünyaya mal olması gerekirken maalesef bir güç haline geliyor. İşte bu güç Amerika’dan çıkarak çeşitli ülkelere bölündü.
Bu ülkeler ise Çin, Japonya, Hindistan ve Türkiye. Bu saydığım ülkelerin çeşitli fonksiyonları sayesinde bu gücü paylaşıyorlar. Misal; Çin ve Japonya teknoloji ile nüfus, Hindistan daha çok nüfus biraz biraz teknoloji ama Türkiye ise apayrı. Çünkü atağa kalmaya hazırlanan bir teknoloji ve nüfusa sahip. Ayrıca inanılmaz bir kültür hazinesi var. Eğer Türkiye, Amerika gibi küreselleşme adı altında Emperyalist amaçlar yaymaya çalışsaydı gücün bölünmesi denen bir şey olmazdı. Çünkü inanılmaz bir alt yapı ile geliyordu ama bizim hiçbir zaman emperyalist amaçlarımız olmadı, olmayacak.
Zamanında Osmanlı ve Selçukluların yaptığı olay gerçek küreselleşmeydi. Birçok millet dinine, diline bakılmaksızın aynı çatı altında özgür bir şekilde yaşıyordu. Şimdi öyle mi güya küreselleşme denen olayı onlar bulmuş ama bir Amerika’da Amerika vatandaşı değilseniz size çok farklı bakarlar. Hani küreselleşmeydi ? İşte dünya bunun farkına vardığından küreselleşmenin verdiği güç Amerika’nın tekelinden çıktı.
Amerika olmayan bir kültür ile ayakta kalabilmek için bu küreselleşme olayını çıkarmıştır lakin dediğim gibi bu bizim daha önceden uyguladığımız bir olay ve tam anlamıyla gerçekleştirdiğimiz bir olay.
Çin, Japonya, Hindistan ve Türkiye çok eski uygarlıkların temelleri üzerinde kurulduğundan küreselleşme üzerinde Amerika’dan daha etkili olacaklar. Ayrıca geleneklerine bağlı olduklarından da daha uzun sürecektir lakin öyle bir an gelecektir ki bu güç Türkiye’de sabitlenecektir. Çünkü bu olayı bizler daha öncesinden gerçekleştirdik. Çin, Japonya, Hindistan da gerçekleştirdi ama onların bir süre sonra zulüm boyutuna geçtiler. Lakin Osmanlı ve Selçuklu tam anlamıyla küreselleşme denen olayı yapıyorlardı. Tamam, şimdiki küreselleşme ile tam bağdaşmaz zaten bağdaştırmak tarihe hakaret olur ama şimdiki küreselleşmenin temelleri budur ve ayrıca tam anlamıyla yapılışı da budur. Birçok milletin faaliyetlerini birleştirerek tek bir çatı da birleştirerek dünyaya mal etmek. Amerika’nın da yaptığı bu olabilir ama o emperyalist amaçları için bunu yapıyor. Osmanlı ve Selçuklu nerde zulüm görse koşa koşa giden birer imparatorluktu ama Amerika zulümlere koşmayı bırakın nerede zulüm yapsam diye bakıyor.
Türkiye, zamanında gelişecekti lakin sürekli darbelerle geriledi. Dikkat edin bu darbelerde de Amerika’nın parmağı var. Bunların hepsi tesadüf olamaz. Atatürk erken göçüp gitmeseydi aramızdan çok farklı bir alt yapımız olacaktı maalesef daha sonraları kendini Atatürk’ten daha Atatürk görenler sayesinde o alt yapı bir türlü çıkılamadı. Çıkıldığı anda da sürekli yıkıldı. En basitinden Devrim Arabalarını seyredenler vardır. İkinci Dünya Savaşı’nda o yoksul halimizle uçak yaptığımızı bilenler vardır. A.Eistein’in mektubunu bilenler vardır. Böyle gider. Yani biz güce çoktan sahip olmamız gerekirken bir türlü o gücü elde edemedik. Daha yeni yeni elde edeceğiz. Darbeler saolsun daha doğrusu Amerika saolsun. Lakin durum artık eskisi gibi değil. Amerika öyle her istediğini yaptıramıyor.
Türkiye küreselleşmenin merkezi olacak ve bunu da tarihi ile yapacak dedim. Bunu şöyle açığım. Türkiye’deki tarihe hayran kalmayan yoktur ve biz bu tarihi teknoloji ile birleştirmeyi yeni akıl ettik. Daha öncelerden çalışmalar vardı fakat girişim yoktu.
Seçkin Sağlam ismini duyanlarınız vardır. Bu tasarımcımız kültürümüzü dünyaya duyuran nadir insanlardan. Yaptığı eserleri de dünya çapında rağbet gören bir tasarımcımız. Ülkemizde ne yazık ki bu ismin fazla duyulmaması beni üzüyor. Tıpkı diğer duyulmamış sanatçılarımız gibi. Bu sanatçımızın ürünlerini ülkemizden ve yurt dışından oldukça ünlü isimler almıştır hatta Obama’nın Türkiye ziyaretinde alışveriş yaptığı dükkânlardan biri de sanatçımızın dükkânıydı. İşte yukarda anlattığım yeni güç olacak olan Türkiye’nin en somut örneğidir bu sanatçı. Amerika ya da başka ülkeler sonradan oluşturdukları tarihleri ile güç oluşturur iken biz olan köklü tarihimizi kullanamıyorduk işte Seçkin Bey gibi sanatçılarımız sayesinde yeni güç doğacaktır. Sırf sanat alanında değil her alanda bir güç ile gelecek ve hepsi birleşecek. Karşı konulmaz bir güç olacak. Lakin şu anda sadece süs alanında çünkü tüketimden kaynaklanan bir akım var. Bu akımı da kaçıramayacağımızdan.
Misal sanatçımız yine bir konu da bana örnek oldu. Dediğim gibi birçok alanda güçler birleşerek karşı konulamaz bir güç olacak dedim. Sanatçımızın son çalışmaları üç boyutlu motifler. Tarih ile teknolojinin birleşmesi. Kast ettiğim buydu işte. Sanatçımızın bu çalışmaları ileride birçok alanda emsal olacak. Nerden nereye geldik diye baktığımızda ise sanatçımız gibi bir kişi gördüğümüzde onları hatırlamak boynumuzun borcu olacak.